SPORTİF ATICILIK…

    Silah dünyasının sportif anlamdaki yarış arenası, çeşitli ülkeler arası yapılan organizasyonlarda bir hayli sert çekişmeyi de beraberinde getirmektedir.

    Avrupa ve Dünya Şampiyonaları dışında Yaz ve Kış Olimpiyat Oyunlarında yer alan atıcılık müsabakaları olayın doruk noktasıdır. Yıllar öncesinde birkaç Olimpiyata katılan sporcuların isimleri aklıma geldikçe bu durum beni oldukça heyecanlandırır.

    Atıcılık sporu çeşitli tabanca ve tüfeklerle yapılan bir etkinliktir. Kimisinde barut kullanılırken bazılarında havanın tazyiki sayesinde munisyonun ilerlemesi sağlanır. Kapalı salonlar dışında açık alanda çeşitli poligonlar bu sporların en iyi şekilde yapılabilmesi için dizayn edilmiştir. Hatta kış koşullarında bile oldukça heyecanlı yarışmaların yer aldığı Biathlon (Tüfekli koşu ) Dünyada çok ciddi şekilde izleyici bulan bir spor olarak karşımızda durmaktadır. Tabi biz bunları televizyonlardan izlersek görebiliyoruz. Yerli kanallarımız ve dizilere kapılmış bir gençliğin bu sporları izleme şansı oldukça düşüktür. Çok az sayıda bir kitle bu sporları izleyebilmektedir.

    Sapanla kuş avlamakla başlayan atıcılık ileride tüfekle yapılan avcılığa dönüşebilir. Canlıya yöneltilen namluları eleştirenlerin yanında tabiatın dengesi için avcılığı savunanlarımız da bulunuyor. O halde sportif bir atıcılığın geliştirilmesi için yeni yapılanmaların varlığına ihtiyaç duyulacaktır. Bu konuda en iyi kurum Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu’dur. Atıcılık bir spor olduğuna göre bunun hem sporcuları hem de teknik adamları bulunması gereklidir. Keza kulüplerin de bu işte olmalarıyla çok güçlü bir aile ortaya çıkmaktadır.

    Atıcılık sporunun gelişmesinde kulüplerin yapısı ve anlayışı çok önemlidir. Güçlü finans kaynaklarının olmaması durumunda işler tersine dönebilir. Her ne kadar Federasyon başarılı sporcuları kamplara göndererek antrenman yapmalarını sağlıyor, onlara gerekli teçhizat ve malzeme desteği sağlıyorsa da bu da yeterli bir organizasyon değildir. Atıcılık için çok büyük kampanyalar ve halkla ilişkiler faaliyetleri düzenlenmelidir. Dergimize bakıyorum, Amerika’yı kasıp kavurmuşuz. Oradaki tüfek satışlarının neredeyse % 70’ini Türk Şirketleri sağlıyor. Keza tabancada Türk şirketlerinin başarısı gözle görülür biçimde artmış durumda… Ama ne yazık ki, sportif atıcılık için şimdilik ürettiğimiz silahlar yok! Bu konuda ciddi bir eksikliğimiz bulunuyor ve bu alanda yeni çalışmanın yapılması elzem görünüyor.

    Sportif atıcılık hem bu sporu yapana hem de izleyenlere müthiş bir keyif vermektedir. Kapalı salonda yapılan havalı tabanca müsabakalarından tutun, kar üstünde uzun fakat hızlı turlar attıktan sonra tüfeği ile hedefi vurmaya çalışan sporcuların yüz ve beden halleri görülmeye değerdir. Bunların dışında bu spor Üniversitelerde daha dikkatle değerlendirilmeli, sporcuların yetiştirilmesinde kullanılmalıdır. Nihai olarak bu sektörün elemanlarının yetiştirileceği meslek yüksekokullarının kurulması, sektöre kaliteli insan kaynaklarının yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Bu okullaşmanın sağlanması sonrasında ciddi bir ARGE çalışması da ortaya çıkacaktır. Malzeme bilimi, teknolojik yenilikleri n özenle kullanımı, doğru sporcu adaylarının keşfedilmesi, piyasanın taleplerinin giderilmesi gibi birçok alan devreye girebilecektir.

    2020 yılının Yaz Oyunlarına aday olan ülkemizin diğer birçok sporda olacağı gibi sportif atıcılıkta da en önlerde olması gereklidir. Bu benim isteğim ve gerçekleşmesi zor olmayan bir düşüncedir. Bu gibi durumlarda “Zor, fakat imkânsız değildir” cümlesi hep aklıma gelir. Sizin de aklınızda bulunsun…

    CEVAP VER

    Please enter your comment!
    Please enter your name here