Tabanca ve Silah Sanayimiz

    0
    971

    Eğer takip ettiyseniz Mayıs’ın son haftası Pro Hunt İstanbul Av Silah ve Doğa Sporları Fuarı’nın 5. Si düzenlendi İstanbul’da. Editörümüz Cem Batırbaygil ve yazarlarımızdan Ali Türkşen ve Levent Bektaş ile birlikte gezdik fuarı.

    Fuar Tabanca ve Silah Sanayimiz

    Tabi doğal olarak editörümüz devamlı fotoğraf çekerken bu fuarda ilk defa tanışma fırsatı yakaladığım ve tanışmaktan da çok memnun olduğum Ali ve Levent daha çok tabanca ve taktik tüfeklerle ilgilenirken ben de av tüfeklerinin yer aldığı stantlara uğramakla meşguldüm.

    Bu seneki fuar da dikkatimi çeken şey teknolojinin silahlardaki değişime etkisi oldu. Artık M16 ya da AK 47 formatında şarjörü 10 fişek alabilen hem de bu kez ( ilk önce 36 ve 28 kalibreleri çıkmıştı ) 12 kalibre yarı otomatik av tüfekleri ve özellikle gençlerin bu tüfeklere olan ilgilisi idi. Ben Dağcılıktan gelen alışkanlıklarım gereği malzemenin basit olması taraftarıyım. Malzeme ne kadar basitse o kadar arıza çıkarma olasılığı da azalır çünkü. Hele bu malzeme bir de geleneksel ise hiç korkum olmaz ve güvenim tamdır. Bu tarz bir tüfek alıp ava gitmek benim tarzım değil. Tabi bu benim kişisel tercihim. Av için bir süper pozem var ama ilk fırsatta kendime özellikle kuş avlarında kullanmak için 20 kalibre bir çifte almayı hedefliyorum. İflah olmaz bir geleneksel avcıyım maalesef.

    Tamamen tesadüfen bir arkadaşımın atış için beni bir poligona davet etmesi sonucu tabanca ile daha yakından bir ilgim söz konusu oldu. Çok da keyifli idi hedeflere atış yapmak. Sonrasında ben bu işi de doğru yapmalıyım duygusu her zamanki gibi iç dünyamda ağır bastığı için bununla ilgili eğitim almaya karar verdim. Aynı şeyi avcılık ta da yapmıştım çünkü. Tam bir av sezonu boyunca hiçbir şekilde elime tüfek almadan usta avcı arkadaşım Şenol’a takılmış ve hemen her av türünü devamlı onun yanında durarak, gözlemleyerek ve onun verdiği her bilgiyi dikkatle dinleyerek bu işi öğrenmeye başlamıştım. Ve neredeyse bu bir yılın sonun da gerekli evrak ve bürokratik süreçleri tamamlayarak tüfek ve avcılık belgemi almıştım. O günden beri de bu işi doğru yaptığıma inanıyorum. Çünkü harala gürele başladınız mı bir işe ( hele konu ateşli silahlar olunca ) başta edindiğiniz bir takım yanlışları düzeltmek ve doğrusunu artık bir refleks olarak uygulayabilmek çok daha zordur.

    Gelelim tabancaya. Bununla ilgili gerçekten çok araştırma yapmaya gerek kalmadan ( avcının dostu en değerli hazinesidir ) eğitim konusunda hemen birini buldum ve Silah uzmanı M. Namık Tuyner’den bu konuda yardım almaya başladım. Tabii işin ABC’sinden başladım yine. Bir tabancanın genel anatomisi, atış pozisyonu, nişan alma, çift el ya da tek el kabze kavrama, vs.

    Size bir şey söyleyeyim mi değerli okurlar inanın bu dergi bir hazine bu işlere meraklı kişiler için. İlk sayısından beri abone olduğum bu derginin tüm eski sayılarını saklamaktayım ve bu tabanca merakından sonra ilk sayıdan itibaren tüm sayıların hepsini tekrar gözden geçirdim. Ne kadar çok bilgi olduğunu bir kez daha gördüm. Hemen her konuya muhakkak değinilmiş dergimizde ve gerçekten çok değerli insanlar çok değerli katkılarda bulunmuş dergi aracılığı ile biz okurlara. Konunun uzmanı Namık Hoca’nın verdiği bilgilerin bunlarla örtüşmesi ve daha detaya inmesi de ayrıca mutlu etti beni.

    Belki bu arada kimileriniz tabanca alıp almadığı mı da merak ediyordur. Hayır almadım. Sadece eğitimlerde kullanmak için bir havalı tabanca ( blowback mekanizmalı ) aldım. Bire bir ölçek ve gerçek ağırlık da. Oldukça faydalı oluyor bana hem eğitim de hem de kendi kendime yaptığım antrenmanlarda. Atışlarım nasıl merak ediyor olabilirsiniz. Daha o noktaya gelmedik önce doğru poziyon ve doğru kavrama sonra yavaş yavaş ona da gelecek sıra. Sonrasında tamam dediğim an gelince kısmet bir tabanca da alacağım gibi görünüyor ufukta. Gerçi bunun bürokrasisi daha ağır ve zahmetli üstelik. Bunu da anlamış değilim bu iş bu kadar zorlaştırıp koşulları sınırlarsan merdiven altı silah sanayini nasıl yok edebileceklerini düşünüyor kamu otoritesi bilmiyorum. Aynı şey tüfek için de geçerli ne yazık ki. Yine dergimizin yazarlarından Prof. Dr. Yavuz Taşkıran da bu konuya yazılarında farklı açılardan birkaç kez değinmiş. Bizler ülkemiz de her türlü lisansı ile üretilen silahları alamayacaksak cari açık nasıl kapatılacak ve merdiven altı nasıl yok edilecek acaba?

    Birkaç yıl önceki fuar da yerli av tüfeği üreten bir firmanın standında bir tüfek ile ilgilenirken bir grup genç kendi aralarında yabancı bir marka tüfek varken yerli tüfeği almaya ne gerek var şeklinde bir sohbet içindeydiler. Ben de yukarıda belirttiğim gibi yerli sanayiyi desteklemek ve dolayısı ile cari açığın kapanmasına ufacıkta olsa bir katkı yapmak için yerli marka tercih etmelerini dayanamayıp dile getirmiştim. Çünkü kalite olarak bence gayet iyi yerli sanayimiz. Sadece birlik olarak hareket edip yeterli lobi yapma, markalaşma ve kurumsallaşma konusunda eksiklikleri olduğunu düşünüyorum.

    Bu arada benim iki tüfeğim de yerli malı. Kim gördüyse her ikisine de çok beğeniyorlar ayrıca. Bununla da gurur duyuyorum..

    CEVAP VER

    Please enter your comment!
    Please enter your name here