Gerek sportif atıcılık gerekse avcılık olsun, kullanılan silah ve tabancaların insan anatomisi ve fonksiyonlarına uygun olması gereklidir.
Bu konuda bazı ülkeler ve bu alanın üreticileri çeşitli çalışmalar yapıyorlar.
Tabancalarda kabza boyutları, tetik uzunluğu, hacimsel yapı gibi özellikler kullanım kolaylığı ve atış performansı için belirleyici parametrelerdir. Bu konuda standartlar oluşturulurken önceki üretimlerden çıkan prototipler dikkate alınmaktadır. Ancak bazı ülkelerdeki talep farklılıkları üreticilere yeni yol haritaları çizdirmektedir.
Tüfeklerde de durum çok farklı değil. Teknik özelliklerin derinliği fazla olsa da dipçik yapısı ile omuzdan dirseğe kadar olan uzunlukla başlayan ölçü dikkate alınmak zorundadır. Olekranon’dan (dirsek çıkıntısı) el bileğine doğru uzanıldığında bu defa nişan alma ve tetik kullanımı önem kazanır.
Tüm bunların yanında insan boyu, ekstremitelerin (alt ve üst tarafta yer alan bacaklar ve kollar) uzunlukları, el bileği, tarak kemikleri ve parmak kemiklerinin toplam boyu yapı olarak dikkate alınmalıdır. Bu yeter mi, hayır; bir de bunların fonksiyonlarına dikkat etmek gereklidir.
Atıcılık eğitimlerine ziyaretçi sıfatı ile başladığım yıllarda, konu uzmanlarının özellikle tabanca atışları için büst denilen belden üst kısmın daha uzun ve yapılı olmasının büyük avantaj olduğunu anlatırlardı. Buradaki beklenti, atış esnasındaki ince hassasiyetli nişan almalarda beden vibrasyonunun (titreme) en aza indirilebilmesi şeklinde gelişirdi. Ancak bugünkü gelişmeler; hipertrofik kas gelişimi, uygun sinir ileti hızları, doğru beslenme alışkanlıkları, spesifik egzersiz uygulamaları ve doğru sıvı-elektrolit (madensel tuzlar) alımı ile değiştirilebilmektedir.
Atıcılık araçlarının ergonomik yapısı insan yapısına uygun olmalıdır. Bu alanda coğrafyalara göre araştırma yapılmalıdır. Coğrafyalar insan tipleri üzerinde baskın rol oynayabilmektedir. Hatta aynı coğrafyada farklı bölgeler farklı somatotiplerin (somatotip=insan yapısının topoğrafyası) varlığını ortaya koyabilir. Sanıyorum bazı ülkelerdeki silah üretimlerinde, kullanılacak bölgedeki insanların yapıları dikkate alınıyordur.
Bunların dışında, antrenman ve hareket bilimlerindeki gelişmeler, biyomekanik araştırmalar hem atıcılık hem de avcılık için çok yeni teknik ve taktik gelişmeler yaratabilmektedir. Bunların pratikte yapılabilirliği ve uygulamaları için federasyonumuzun daha yoğun bir çalışma içerisine girmesi gereklidir. Geçtiğimiz ayın başında düzenlendiğini bildiğim bir seminerde bu işin en iyilerinden birinin getirildiğini öğrendim. Bu çok iyi bir gelişme.
Ancak, daha başarılı işler için daha fazla çalışmak gerektiğini asla unutmamak gereklidir. Hedef orada duruyor, isabetlerin on’a doğru gelmesini istemek benim de hakkım olmalıdır diye düşünüyorum…