5,56 NATO KALİBRE BERETTA ARX 160A3

Polimer gövdeli yeni saldırı tüfeğinin üçüncü versiyonu bu yenilikçi silah projesinin olgunlaşma dönemini temsil ediyor: 16 ile 9,5 inç arasında değişen dört farklı namlu, susturuculu “suppressed” seçeneği sunan gaz sistemi ile, kumandalarına, kabza ve dipçik pedine yapılan rötuşlar bu versiyondaki yenilikler

Geçtiğimiz günlerde Londra’da yapılan DSEI fuarında Beretta firması, polimer gövdeli saldırı silahının yeni versiyonu olan, daha esnek, güvenilir ve ergonomik bir yapıya sahip Arx 160A3 modelini resmen tanıttı. Daha önce edindiği deneyimlerin yanı sıra, silaha yapılan bazı önemli müdahaleler de dikkate alınırsa, Arx 160 modelinin yeni bir boyut kazanmış olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Arx 160 A3 daha önceki A1 ve A2 versiyonlarıyla edinilen deneyimlerin getirdiği bütün olumlu etkenleri içinde barındırarak, bu eski versiyonların yerini almaktan çok, bazı değişiklik ve tamamlamalar sonucu onların daha gelişmiş bir modeli olarak yanlarında yer alarak daha yüksek performans ve güvenilirliğe sahip bir platform oluşturuyor.

Bu modelin dipçik grubunda A1 versiyonundaki gibi kamlı kol yerine, dipçik tabanını serbest bırakarak uzatmaya yarayan yeni bir düğme mevcut. İç bağlantı dişleri yerine, dipçik tabanının alt kısmındaki dairesel yuvalarına geçen iki silindirik kısa pim söz konusu. Bu şekilde dipçik kenetlenme noktasının yeri nerde olursa olsun daha sağlam ve sabit şekilde bloke edilmiş oluyor. Dipçiğin uzama ayarları üç tane ve bunlara ilaveten doğal olarak bir de normal kapalı pozisyonu mevcut. Bir önceki A1 versiyonuna göre yan profil oldukça inceltilmiş ve silahın kapalı durumdaki uzunluğu da bir hayli kısalmış. Şunu hatırlatmakta yarar var ki, dipçik uzunluk ayarları silahı kullanıcının fiziğine uyarlamaktan çok, anti-balistik kombinasyonlar ve omuzda taşıma aparatları mevcudiyetine bağlı olarak daha sıkı bir kavrama sağlama amacı güdüyor.

Beretta firmasının Arx160 modeli, A3 versiyonunun çıkarılmasıyla birlikte üçüncü optimizasyon aşamasını tamamlamış oldu.

Bu modelde üst gövde bir önceki versiyona göre 34 mm daha kısa tasarlanmış. Üstteki havalandırma pencerelerinin dizaynı da değiştirilmiş ve bu modelde sadece altı tane mevcut; ama bunlar daha büyük ve kare şeklinde. Alttaki havalandırma pencerelerinde ise değişiklik yapılmamış. Üstteki Picatinny kızak daha önce 80 mm iken, şimdi 90 mm’ye uzatılmış. Nişan düzenekleri de yeni baştan dizayn edilmişler: Malzemeleri yine çelik ve flip-up tipindeler, ama her pozisyonda sabitlenebiliyorlar. Diyoptri farklı elemanlardan oluşuyor: Bağlantı sistemi olan bir kaide ile, üzerinde menteşeli tipte gezin yer aldığı iki çark mevcut. Gez görevi yapan lamel ise önde bir sabitleme diskinden ve gövdeden meydana geliyor. Gövdenin arkasında ise 100, 200, 400 ve 600 metre mesafelere karşılık gelen dört adet deliği bulunan bir döner disk var. Sağ tarafta bulunan çark ile, üzerinde “R” (Right) işareti bulunan klasik ok ile yatay yönde ayarlama yapmaya yarıyor.

Arpacık daha basit yapıda; eski modeldeki gibi yatar-kalkar tipte ve şimdi laması yan taraflarında iki adet çatalla koruma altına alınmış durumda. Tabanında bulunan bir çark vasıtasıyla yükseklik ayarı yapılabiliyor. Burada da ayarlama yapmak için “Up” (Yukarı) yönü gösteren bir işaret var. Arpacığı indirip kaldırmak için sağ tarafta geniş dairesel bir çark yer alıyor.

YENİ ISI KALKANI

En önemli yenilik üst çerçevenin içinde: Isıdan koruyan kılıf. Hatırlarsak, A2 modelinde seramik kompozit malzemeden oluşan bir yalıtım kılıfı mevcuttu; bu kılıf ise alüminyum malzemeden yapılmış. Bu seferki kılıf ince ve silindirik yapıda, ama bir öncekine göre daha uzun. Polimer gövdeye üç kılavuzla sabitlenmiş ve sanki gövdeden ayrık gibi duruyor. Bu kılıfın yeri aslında gaz girişinin hemen arkasındaki uzatılabilen pistonun bulunduğu alanı örtüyor. Bu alan, çok sayıda metalik yüzey barındırdığından (namlu, gaz girişi, piston) en fazla ısı birikimine maruz kalan bölge diyebiliriz. Aynı nedenle namlunun daire şeklindeki merkezleme diski (ki o da kılıfın içinde yer alıyor), bu bölgenin havalandırılması amacıyla delikli tasarlanmış. Süngü bağlantısı daha önce gaz girişinin üst kısmında iken, şimdi yeni bir ayar valfı mevcut olduğundan öne doğru kaydırılmış ve namlunun altı kısmına yerleştirilmiş. Namlusu daha kısa, yani 11 ve 9,5 inç olan versiyonlarda süngü bağlantısı yok. Kısaca, A3 modeline yapılan müdahalelerin büyük çoğunluğu bu bölgede yoğunlaşmış ve ısı dağılımı, havalandırma, el kundağının yalıtımı gibi amaçlar hedef alınmış.

Namluya geçecek olursak, burada da bazı yenilikler mevcut ve bunlardan ilki iki pozisyonlu bir ayar valfı. Halka şeklindeki ayar kolunu parmağınızla veya bir fişeğin ucunu (veya benzer bir cismi) içine sokarak döndürebiliyorsunuz. Bu tip bir müdahale silah çok sayıda ateş ettikten ve valf bir hayli ısındıktan sonra susturucuyla kullanmak istenildiğinde kolun yerini değiştirmek gerekli olduğunda yapılabilir. Bu valf sadece iki pozisyonlu, biri “N” harfiyle işaretli olan (Normal) pozisyonu ve bu durumda halka dik pozisyonda oluyor, diğeri ise Bamp;T firmasının üretimi Rotex susturucu takıldığında “S” (Suppressor) harfiyle işaretli pozisyon ve bu durumda halkayı 90º derece döndürüp namlu eksenine paralel konuma getiriyorsunuz. Hazır bu valftan bahsetmişken, bu aksesuarın monte edilmesi için alev örtenin de değiştirilmiş olduğunu belirtelim, zira yanlarına iki yassı kanal açılmış. Bu değişiklik bir iyileştirme amacıyla yapılmış olsa da, Beretta’nın “Trivalent” olarak adlandırılan bir önceki “sabit susturuculu namlu” seçeneği yine geçerli.

Namlu uzunluğu açısından dört seçenek var: 16, 14, 11 ve 9,5 inç

Üstte, A1 versiyonu, altta ise A3 versiyonu görülüyor. Bu versiyon “atasına” kıyasla değiştirilmiş bir dipçiğe ve farklı ayar sistemine sahip. Picatinny kızak daha uzun, nişan düzeneği ile gaz sistemi yeni, havalandırma pencereleri daha büyük, ısı koruyucu kılıf ise yeniden dizayn edilmiş. Aynı şekilde alev örten ve kabza da yeni, şarjör düşürme düğmesinin yeri de tetik köprüsü penceresi içine alınmış.

Namlu için dört farklı uzunluk seçeneği mevcut: 406,4 mm (16 inç); 335,6 mm (14 inç); 279,4 mm (11 inç) ve 241,3 mm (9,5 inç). Ama namluların dış konfigürasyonları da farklı ve ayırt edici özellikleri var: 16 ve 14 inç namlularda gaz ayar valfı ve süngü bağlantısı var; 11 inç namlular gaz ayar valfı donanımına sahip ama süngü bağlantısı yok; 9,5 inç “PDW” namlularda ise hem gaz ayarı yok, hem de süngü bağlantısı.

LOWER (ALT GÖVDE) DE DEĞİŞTİRİLMİŞ

Tetik grubunu, kabzayı ve besleme ağzını içinde barındıran alt gövde de (lower frame) değiştirilmiş. Öncelikle kabza şeklinde değişiklik var. Şu anki kabza M16A2/M4 modellerinin kabzasını andırıyor; yani ince bir parmak destekleyici çıkıntı mevcut, ayrıca sürgü salma kolunun yeri değiştirilmiş. Daha önceki modellerde sürgü salma kolu tetik köprüsünün (korkuluğun) iç kısmında yer alıyordu. Aslında bu kumanda köprünün içine sarkan bir mandal şeklindeydi ve son fişek atıldıktan sonra şarjörün gerdeli iç kısımdaki sürgü tutma mandalının (hold open) dişine müdahale ediyordu. Sürgüyü serbest bırakmak için işaret parmağınızla bu mandala basmanız gerekiyordu ve pozisyonu itibarıyla bu bolt release kumandası çift taraflı kullanılabiliyordu. Şimdi bu mandalın yerine (her biri tüfeğin bir yanında bulunan) iki adet ileri-geri hareket eden düğme var, bunlar tetik köprüsünün dışına ve besleme ağzının yanına yerleştirilmiş durumda; yine çift taraflı olarak ve kabzayı bırakmaya gerek duymadan kullanılabiliyorlar.

Bu tip bir tercihin muhtelif nedenleri var: Öncelikle tetik köprüsünün (korkuluğun) olduğu bölgede fazla kalabalık yaratmamak amacı güdülmüş, zira iri elli atıcılar veya eldivenle müdahale etmek isteyenler için sorun olabileceği düşünülmüş. İkinci olarak, bazı operatörler kumandaların bu tip yerleşiminin daha uygun olacağı yönünde görüş bildirmiş, zaten her halükârda sürgü salma koluna Arx 160 modelinde her zaman çift taraflı kullanılabilen kurma kolu geriye çekildikten sonra rahatça müdahale edilebiliyor. Alttaki şarjör düşürme düğmesinin yeri ise değiştirilmemiş. Yine tetik köprüsünün alt kısmında bulunuyor ve yanlarında onu koruyan iki adet kanat mevcut. Kısacası bu kumanda sistemi önceki versiyonların bir kopyası, çünkü her zaman iki adet şarjör düşürme düğmesi var, besleme ağzının yan taraflarında bulunuyorlar ve işaret parmağıyla kolayca müdahale edilebilecek pozisyondalar. Silahta şarjör takılı değilken ve sürgü kapalı durumdayken bu düğme aynı zamanda hold open (sürgü tutma mandalı) olarak da kullanılabiliyor: Sürgü geri çekiliyor ve aynı anda tetik köprüsü altındaki düğmeye basılıyor, bu şekilde sürgü açık durumda bloke edilmiş oluyor. Bu şarjör düğmesinin yerinin değiştirilmemiş olmasının bir nedeni de, AK 47-74 modellerinde de bu düğmenin aynı noktada bulunuyor olması ve birçok operatörün söz konusu kumandayı bu şekilde kullanmaya alışmış olmaları. Nitekim bazı silahlı kuvvetlerin AK 47-74 modelinden Arx160 modeline geçmek istemeleri halinde, kumandaların yerlerinin aynı kalmasının kendileri için eğitim ve alışkanlık açısından kolaylık sağlayacağı kesin. Tabii ki İtalyan platformunun ergonomik açıdan sağladığı avantajların istenildiği gibi gözden geçirilebilmesi ve gerekirse değişiklik yapılabilmesi mümkün.

1. Arx160 A3 modelinin 11 inçlik namlulu versiyonu kapalı durumdaki dipçikle sadece 557 mm uzunluğunda.

2. A3 modelinin alev örteni şimdi daha kompakt; resimde gaz girişi ve üzerindeki kayış halkası görülüyor.

3 ve 4. Katlanabilir tipteki delikli gezin dizaynı da yeni. Diski 100, 200, 400 ve 600 metreler için dört ayar deliğine sahip.

Çift taraflı atış modu seçme kolu da her zaman üç pozisyonlu (emniyet pozisyonu, yarı otomatik ve tam otomatik). Ama kolun dönme dereceleri önceki modellere göre değiştirilmiş: Silah emniyet pozisyonundayken kol şimdi atıcıya dönük durumda; yarı otomatik moda geçmek için bunu 90º derece aşağı döndürmek gerekiyor, tam otomatik moda getirmek için de 180º derecelik bir dönüşü tamamlatmak gerekli oluyor.

Gelelim boyutlar ve ağırlıklara: 16 inç namlulu versiyon dipçik tam uzatılmış durumdayken 898 mm uzunluğunda (dipçik katlanmış durumdayken 683 mm); ağırlığı ise 3.500 gram. 14 inçlik versiyon dipçiği tam uzatılmış durumdayken 848 mm uzunluğunda (dipçik katlanmış durumdayken 633 mm); ağırlığı ise 3.350 gram. 11 inç namluya sahip olanı dipçiği açıkken 772 mm (kapalıyken 557 mm) ve 3.250 gr ağırlığında. 9,5 inç namlulu olan ise açık dipçikle 735 mm (kapalıyla 520) uzunlukta ve 3.100 gr ağırlıkta.

Kalibrelerde ise, hali hazırdaki 5,56×45 Nato kalibreden başka, kısa süre sonra A3 için bir de 7,62×39 kalibreye dönüştürme seti piyasaya çıkacak. Üçüncü bir kalibre ihtimaline gelince, üretici firma, Arx 160 modelinin gerçekten modüler bir platform olması nedeniyle üçüncü bir kalibreden söz etmenin gereksiz olduğunu, zira müşterinin arzu etmesi halinde bu silahı gerek 6,8 Spc, gerek .300 Aac Blackout kalibreye, hatta 5,56×45 kalibrenin maksimum uzunluk sınırları içinde kalan başka bir kalibreye adapte etmenin mümkün olacağını belirtiyor.

MEKANİZMA

Silahın çalışma sistemi her zamanki gibi kısa yollu pistonla çalışan gazlı sisteme ve döner kafalı sürgüyle gerçekleşen geometrik kapanma sistemine dayanıyor. Gaz girişinden itibaren namlu boyunca uzanan ve bir piston donanımına sahip kısa tüpte gaz akışı gerçekleşiyor ve buradaki gazın genleşmesiyle açılan piston sürgü yatağının ön koluna çarparak sürgünün geriye hareketini tetikliyor. Tüpteki olası gaz fazlası ise namlu üzerindeki tahliye deliğinden çıkıyor. Bu türdeki diğerlerinden biraz farklı bir çalışma sistemi söz konusu ve kendiliğinden kompanse etme özelliklerinin yanı sıra, platforma daha az stres yüklediği de kesin.

Namlu profili üç bölümden oluşuyor: Kapanma sistemi takozlarının yuvalarını barındıran kuyruktan başlayarak ilerleyince, önce birleşim noktasında daire şeklinde bir çıkıntı oluşuyor, daha sonra sökme noktasındaki halka parça, fişek yatağını barındıran bölüm, bunu izleyen kısımda ısı siperi vazifesi gören kılıfa sabitlenmiş delikli namlu merkezleme diski var ve son kısımda da namlunun daralan çaplı bölümü yer alıyor. 16 ve 14 inçlik namlular bu şekilde dizayn edilmiş. Daha kısa olanlarda ise aradaki bir bölüm eksik.

A3 modelinin alev örteni A1 modelindekinden farklı, yine kafes tipinde (birdcage) ve alt pencereleri yok, ama daha kısa ve üst yatay pencerelerden yoksun. A2 modelinde kullanılan bazı versiyonları andırıyor.

Sürgü yapısı ise değiştirilmemiş: Uzun çelik bir blok üst üste binen iki prizmatik parçadan oluşuyor. Alttaki daha kısa, tabanı kısmen açık ve içinde yedi adet takozla çift taraflı kurma kolu bulunan döner kafayı barındırıyor. Üstteki daha uzun, arka kısmında icra yayı ve kılavuzu, ön kısmında ise çalışma döngüsü sırasında pistonun çarptığı bir kol var. Sürgü yatağını oluşturan bloğun havaya bakan kısmında kamlı bir pist mevcut. Bu pist sürgünün sırtında bulunan kumanda pimi vasıtasıyla sürgünün dönme hareketine kumanda ediyor ve dolayısıyla açılmakapanma döngüsünü gerçekleştiriyor.

Çift taraflı kullanılabilen kurma kolu sürgü yatağına entegre edilmiş, sürgü mili kafasının üzerinde bulunuyor. Bunu hareket ettirmek için dışa doğru çekmek ve kovan tahliye penceresinin içine doğru istenen yönde döndürmek yeterli.

1. Resimde katlanmış durumdaki dipçik tabanı ile mekanizma görülüyor. Göze çarpanlar arasında her zamanki gibi sağlam yapılmış menteşe ve mekanizma yuvası var.

2. Gaz ayar sisteminin ayrıntıları: Halka dikey pozisyonda iken “N” (Normal) konumda; Susturucu kullanılması halinde bunu 90º derece döndürdüğünüzde “S” (Suppressor) Susturucu konumuna geçiyor.

3. Resimde namlu ve iki yollu gaz ayar valfı ile namlu merkezleme kalkanı görülüyor. Bu parça, ısıdan koruma amaçlı olarak alüminyumdan yapılmış yeni kılıfın içine geçiyor. Dikkatli bakılırsa havalandırma pencerelerinden görülebiliyor.

4. Lamel tipi arpacığın arkadan görünümü: Sağ taraftaki küçük disk kilit düğmesi olarak kullanılıyor.

Yay kılavuzu üzerinde, arka kısma bir pimle sabitlenmiş polimer amortisör ile kapak var, üstte ise yine polimer malzemeden kum girmesini önleyen iki tırnaklı kapak (carter) mevcut. Bu carter icra yayının hareketin izliyor ve sürgü kapanırken her iki kovan atma penceresini kapatarak sürgünün gidip geldiği bölgeye toz ve kir girmesini önlüyor. Kurma kolunun altında yer alan uzun ve yassı yay fişek yatağına doğru uzanıyor ve son bölümünde bir “kamburla” donatılmış. Bu yayın amacı hem kurma kolu/kontrol pimini gergin tutmak, hem de sürgü-sürgü mili grubunun hareketini geciktirmek. Nitekim yayın “kamburu” mekanizmada yer alan bir tırnağa takılıyor ve bunun içinde yer alan halka şeklindeki bir oyuğa oturuyor. Beretta firması teknisyenleri bu yayın şekli ve çalışma sisteminin sürgü yatağı için ilave bir amortisör ve denge unsuru oluşturduğunu belirtiyorlar.

1. Alüminyum ısı önleyici kılıfın yakından görünümü: İç kısmındaki üç adet kılavuz ray sayesinde kundağa göre oynak durumda tutulmuş.

2. Yeni şarjör düşürme düğmeleri şimdi tetik köprüsünün hemen dışında, besleme ağzının yanı başına yerleştirilmişler. Altta, korkuluğun (tetik köprüsünün) hemen altında üçüncü şarjör düşürme düğmesi var. Korkuluğun içinde bulunan ve şarjör boşalıp hold open devreye alındığında yükselen şarjör düşürme düğmesi iptal edilmiş.

3. Namlunun arkadan görünümü: Namlu tabanında görülen merkezleme kalkanının ısı dağılımı ve havalandırma amacıyla delikli olduğu göze çarpıyor.

4. Namlu uzantısı ve döner sürgünün takozlarının geçtiği yuvalar görülüyor.

Sürgünün yedi adet kapanma takozu mevcut, bunlardan üçü üstte, dördü ise altta yer alıyor ve sadece Arx 160 sisteminde bulunan ve bunları yan taraftan ayıran iki ilave tırnak aynı zamanda kovan çıkartma ve atma fonksiyonuna da sahip. Bu tırnaklar kapanma pozisyonunda saat 3 ve 9 yönünde (yani yan taraflarda) yerleşik; aslında hareketli olan bu tırnaklar sürgünün arkasından yaylı iki uzun kuyruk şeklinde dışarı çıkıyorlar. Bu özel konfigürasyon silahın kovan atma yanındaki çift taraflı çalışma sisteminin temelinde yatıyor: Nitekim kapanma sırasında bunların her ikisi de kovan tırnağı (ekstraktör) vazifesi görüyor, sürgünün geriye doğru açılma hareketi başladığı ve kovan fişek yatağından dışarı uç verdiğinde ise, soldaki tırnağın son bölümü hareket ettiği alanın sonuna dayanıyor ve gövdenin arkasında bulunan sürgülü çelik bir plakaya çarpıyor, kuyruk kısmındaki yay sayesinde de sürgünün yüzüne oranla öne doğru hareket ediyor. Sağdaki tırnak ise tam tersine hareket etmeyerek, son bölümüyle arkadaki plaka içine açılmış deliğe oturuyor ve sürgünün yüzüyle aynı hizada kalıyor. Bu noktada, arkadaki plaka tarafından durdurulan sol tırnak kovan atıcı vazifesi görüyor, sağdaki ise kovanın eteğine takılarak hareketine devam ediyor. Kovan atma tarafı tersine döndüğünde doğal olarak bu hareketler de ters yönde gelişiyor. Kovan atma tarafını seçmek için, sürgü kapalı durumdayken ve bir fişeğin uç kısmından yararlanarak gövdenin her iki yanındaki delikten içerdeki dikdörtgen hareketli plakayı kaydırmak gerekiyor. İlk bakışta komplike görünen bu sistemin iki avantajı var: Kovanın kesinlikle daha iyi çıkartılması ve kovan atma tarafının operatör tarafından hızlı bir şekilde değiştirilebilmesi.

Bu şekilde, kovanın yatağa yapışıp kalması halinde, normal tırnakla çekip alma eylemine oranla kovan tablasına daha fazla kuvvet uygulanması neticesinde daha iyi sonuç alındığı tespit edilmiş. Ayrıca kovan eteğinde yırtılma veya kovanın tablasının ayrılması gibi askerlerin kabusu olan risklerin de azaldığı saptanmış.

ATIŞ TESTLERİ

Arx 160 A3 modelinin nasıl davranacağını görmek amacıyla yaptığımız atış testlerini Beretta firmasının balistik deney poligonunda 11 inçlik namluya sahip versiyonla gerçekleştirdik. Silahın kumanda sistemlerine alışkanlık kazanmak ve şarjör düşürme düğmelerinin yeni yerlerini öğrenmek için kısa bir alışma süresi geçirdikten sonra, 50 metre mesafeden yarı otomatik sistemle ve sadece metal nişan düzeneğini kullanarak ayakta yapılan atışlara geçtik. Silah genel anlamda daha önceki modellerde olduğu gibi performans ve ergonomi açısından kendisinden bekleneni verdi: Kolay kontrol edilebiliyor, doğal olarak askeri tipte tetik mekanizmasına sahip, ama tetik düşürme ağırlığı aşırı değil, tetik hareketi pürüzsüz. Bu kısa namlulu versiyon kolay kavranıyor ve uzun versiyonlara kıyasla daha dengeli. Nişan düzeneği etkin, hassas, göze iyi oturuyorlar. En azından 100 metreye ayarlanmış diyoptri ile hedef çok iyi seçiliyor.

1. Arx160 A3 modelinin normal sökülmüş hali

2. Dipçik grubunun alttan görünümü: Dipçik tabanındaki butonla kumanda edilen iki kilitleme (blokaj) takozunun girdiği dairesel yuvalar göze çarpıyor.

3. Sürgü yatağı grubunun alttan görünümü.

İlk atışlarımız hedefin biraz aşağısına ve soluna düştü, ama nişangah ayarı yaptıktan sonra hatayı düzelttik. Beş atışlık ilk seride elde ettiğimiz grupman çapı 70 mm oldu. Daha iyi konsantre olarak ve aynı mesafeden yaptığımız sonraki 5 atışlık serilerde grupman çapları yaklaşık 64 mm kadardı. Daha sonra rest destekli nişan alarak yapılan atış denemelerine geçtik. Bu atışlarda hem tetiğe, hem hedefe konsantre olduk ve 5 atışlık seride grupman çapı 52 mm olurken, atışlardan biri hedefin altına kaydı. Bir önceki 4 el atışta 39 mm grupman yakalamıştık. Tabii bu arada askeri mühimmat kullanan ve 11 inç namlusu olan bir assault rifle (saldırı tüfeği) ile ateş ettiğimizi unutmamak lazım.

Bir sonraki test otomatik atış modunda ateş etmeyi öngörüyordu. Bu atışları gerek ayakta, gerek dizüstü pozisyonda yaptık. Silah bu sefer de kontrol ve güvenilirlik açısından bizi yanıltmadı ve alışılagelmiş Arx 160 performansını sergiledi. Gerçekten kısa bir namlu ve ufak bir alev örten donanımına sahip olmasına rağmen, namlu şahlanması 3’erlik seriler halinde yaptığımız otomatik atışlarda minimum seviyede kaldı. Bunun sonucunda mermilerin hedef üzerindeki dağılımı da gayet konsantre idi. Atış seansında çok sayıda atışı birbiri ardına hızlı seriler halinde tamamladık ve 30 fişeklik son beş şarjörün tamamını full-auto atış modunda gerçekleştirdik. Buna rağmen kundak doğru dürüst ısınmadı bile.

SONUÇ

Arx 160A1 modelinin İtalyan ordusuna 22.000 adetlik ilk parti teslimatından sonra (bu arada deniz ve hava kuvvetlerinin siparişleri üretim aşamasında), özel kuvvetler de bu silahla donatılmaya başladı (A2 versiyonu Col Moschin paraşütçü komando birliği için geliştirildi) ve bunu takip eden süreçte ihracata geçildi. Arnavutluk özel kuvvetleri, Meksika federal polisi, Mısır ve Türkmenistan orduları bu silahla donatılmaya başladılar ve bu kullanıcılardan gelen bilgiler, öneriler, uyarılar ışığında ürün global markete uygun olması için giderek daha çok optimize edildi. İşte bu şekilde, kompakt silahlara yönelik talebin giderek yükselmesi de dikkate alınarak, namlularda yeni bir standardizasyon belirlendi: Bu çerçevede aşırı uzun görülen ve az talep alan 20 inç namlu terk edildi ve özellikle SBR (short barrel rifle) ile PDW (personal defense weapon) türü silahlara daha fazla yer açılmaya başlandı.

Test atışlarını yapan arkadaşımız Beretta Arx160A3 ile otomatik atış modunda ateş ederken görülüyor. Üçerlik kısa seriler halinde otomatik atışlar yaparken silahın kolay kontrol edilebilmesi isabet oranına da olumlu yansıyor.

Artık bir uzmanlık “aksesuarı” olmaktan çok, Law enforcement (Güvenlik güçleri) tarafından yapılan gece operasyonlarının vazgeçilmez unsuru olarak görülen susturucu kullanımının bir sonucu olarak gaz ayar valfı da gündeme gelmiş oldu. Üretici firmanın yetkilileri artık birçok ihalede bu aksesuarın da bomba atarlar, gece görüş sistemleri ve lazer hedef noktalayıcılar gibi kesinlikle aranan bir öğe olduğunun altını çiziyorlar. Kısaca, Arx 160A3 son derece rekabetçi ve güncellenmiş bir platform. Arkasında Beretta Defense Technologies var ve birçok pazarda rakipleriyle boy ölçüşmek için gereken bütün kozlara sahip bir silah.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here