Site icon Tabanca ve Tüfek

Sarsılmaz SR-38

Altı patlar, Toplu tabanca, Revolver… Siz hangi terimi kullanıyor olursanız olun, neticede “tabancalar” sınıfının en güvenilir ve kuvvetli modelleri olduğunda hepimiz hemfikiriz!

Elbette bir yarı otomatik tabanca hafiflik, kullanışlılık, kapasite ve benzeri taktiksel özelliklerde emektar revolverleri sollasa da unutmamak gerekir ki minimum derecede parça kullanılmak suretiyle hem sade ve şık bir tasarıma hem de düşük mekanik hata oranları ile 21.yy’da bile yarı otomatikler, toplu tabancaların pabucunu ne yapıp ne ettilerse dama atmayı halen başaramamışlardır! Toplu tabancaların diğer tabancalara karşın üstünlüğünü ilan ettikleri en belirgin klasman ise avcılıktır. Çünkü ancak toplu tabancanın haznesindeki fişeklerin olağan dışı bir vahşi hayvan saldırısında canınızı kurtaracak gücü ihtiva ettiğini ve aynı güçteki yarı otomatik tabancaların düşük kapasiteli ve çok şahlanan metal birer külçe olduklarını söyleyebiliriz. Bununla beraber sıradaki mermiyi namluya hizalamak için patlama enerjisinden herhangi bir soğurmada bulunmadıklarından aynı çaptaki bir toplu tabancanın yarı otomatikten çok daha güçlü olduğu da cabası!

TEKNİK ÖZELLİKLER

Sarsılmazın SR-38 modeli ise tamamen Türk insanının ihtiyaçlarını karşılayacak cinsten bir toplu tabanca. Öncelikle insanımıza hoş ve alışıldık gelen çizgi ve kalite standartlarından şaşılmamış, ve ısıl işlem görmüş yüksek kalite çelik ve Smith amp; Wesson Model 686 çizgileri ile yola çıkılmış. Bu sayede Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek kalmaksızın hem “en güvenilir” hem de çoğu kişi için “en şık” şekilde nitelendirilebilecek bir platform olmuş. Silah’ın toplumumuza hitap eden özellikle rine tekrar dönecek olursak; hepimizin bildiği gibi Türk insanı silahını beline atıp taşımaya tutkundur. Her ne kadar silahın sesi ve heybetli görünüşüne olan düşkünlüğümüz bizi .44 Magnum gibi büyük tabancalara yöneltse de rahatça taşıyabilme hissiyatı (bilhassa sıcak yaz mevsiminde!) bizi .357 Magnum’un üzerindeki gövdelere mecburi olarak pek sıcak bakmamaya itmiştir.

Bunun yanında .357 Magnum’luk fişeklerin çok daha yaygın ve uygun fiyatlı olması ve hatta arzulandığı takdirde .38 Special fişeklerinin de aynı platformda kullanılabiliyor olması, hiç kuşkusuz SR-38 ve türevi toplu tabancaları tercih etmek için en kuvvetli sebeplerden. Bununla birlikte Smith amp; Wesson 686 modeline uyumlu kabzaların da istenildiği takdirde SR-38’e takılabildiğini ve bu vesileyle revolverin doğuştan aksesuar zenginliğine sahip olduğunu da söyleyebiliriz. Yine de kutusundan beraber çıktığı dar enli narin kabzasının gayet güzel bir kavrama ve atış konforuna ekleyelim! Silahın boyutlarını merak ediyorsanız eğer Sarsılmaz genişçe bir tercih yelpazesi sunmuş durumda: 2” (mat siyah modele özgü), 2.5”, 4” ve 6”. 4 ve 6 inçlik modellerde kabza el ayasına doğru destekli iken küçük modellerde kompaktlığa katkıda bulunmak adına içeri doğru radüslenmiş.

Nişangahlar ise sabit arpacık ve ayarlanabilir gezden oluşuyor. Fakat bir sorun var: Orta model olan 4 inç’te arpacık bir hayli yüksek kalıyor, hatta silahın sırt kısmını düz bir yüzeye yaslarsanız silah arpacığa doğru eğimli olarak kaldığını görebilirsiniz. Fakat bu küçük hata 6”’lik modelde tolerans sınıfları içerisinde kalarak hata payını gideriyor ayrıca daha kısa namlulu modeller daha kısa arpacığa sahip. Ayrıca arpacıkların uzun payları sebebiyle silah sahibine özgü eye müdahalesi son derece özgür imkanlara sahip. Kısacası bu yüksek arpacık dezavantajını kendiniz adına bir avantaja da dönüştürebilirsiniz. Bununla birlikte diğer teknik özellikleri: çift hareketli tetik mekanizması, yanal ve dikey yönde ayarlanabilen gez ve kavramayı artıran dokuya sahip kauçuk kabza şeklinde sıralanabilir. Yalnız gez 4”’in altındaki modellerde CZ tipinde bir yapıya sahip olup sadece yanal yönde ayarlanabiliyor.

ATIŞ TESTLERİ

Toplu tabancaların (bizzat da Samp;W modellerinin) ağırlık merkezleri .357 magnum ya da benzeri güçlü mühimmatların şahlanmasını önleyecek şekilde tasarlanır. Bu sayede hem mükerrer atışlarda isabet oranı yükseleceği gibi hem de atıcının bileği daha az yorulur. Tıpkı asansörlerdeki karşıt ağırlığın mantığı gibi. Zaten geriye doğru hızla fırlayan bir üst kızak söz konusu olmadığından toplu tabancalar için “şahlanıyor” demekten ziyade “geri tepiyor” demek daha doğru, nitekim şahlanma olmayınca bütün kuvvet kollarınızdan itibaren omuzlarınızda sönümleniyor. Yine de kabza ve namlu eksenleri arasındaki fark sebebiyle bir şahlanma görüyoruz fakat bu şahlanma az evvel bahsettiğimiz “ağırlık merkezi” durumu vesilesiyle minimuma indirilmiş.

Omuzlarınız da olmasa patlayan fişeğin .357 Magnum olduğuna ikna olmak güç! Top kilitleme ve çevirme mekanizmaları gibi revolverlerde başlıca aşınmaya maruz kalan parçalar ısıl işlem sayesinde sertleştirilmiş ve silahın ömrü de bu sayede uzatılmış. Tetik ağırlığı ise teknik verilerde 4.5 kg ±1.5 kg (Çift Hareket) olarak geçse de biz atış esnasında tek hareketinin gayet pürüzsüz olduğunu belirtelim! Zaten tetik ağırlığına da kabzanın iç kısmında gömülü olan tetik ayar vidasından hükmedebilirsiniz. Tetik mesele sinde zaten hassaslık ve pürüzsüzlüğe pek şaşırmadık, bizim için atışlarda önemli olan SR-382’in ortopedik rahatlığıydı. Yani: kabzasından sıkıca kavrarken başparmağımız horoza hükmederken sorun yaşadı mı? Patlamayı avucumuz ile kompanse etmek rahat mıydı? Soğuk ve nemli eller ile de bu iki özellik halen mümkün olduğunca sağlanabiliyor muydu?

Gibi sorulara cevap aradık ki bize sorarsanız aradığımızı bulduk! Sonuç olarak dönüp dolaşıp tekrar soracaksınız ki “Kardeşim iyi de bu silah alınır mı alınmaz mı şimdi?” Ülkemizde silah ruhsatı çıkarma yolunda harçlar, raporlar ve ek ücretlerle yaklaşık olarak 4000 tl harcadıktan sonra “o kadar vermişsem o halde gideyim yabancı marka alayım! Hem satarken de fiyatı hala yüksek veririm!” gibi bir algı oluşmakta. Malum, insanlar hali hazırda en az 6000 TL gibi bir fiyatı göze almışken “neden 8000 olsun da Smith Wesson olmasın?” şeklinde bir mantık kuruyorlar. İşler aslında ne kadar enteresan! ABD Türkiye’nin Fiyat / Performans oranı muntazam olan silahlarını havada kapış kapış alırken, bizler de bu cevherin üzerinde oturarak daha fazla harcamamıza vesile olacak ABD ya da Avrupa firmalarının, sırf marka oldukları için peşindeyiz.

Peki biz size soralım o halde: Yerli sanayimizde (silah sektörümüz sağolsun!) ilk kez “bir işi de tam yaptık!” diyebileceğimiz bir çağa girmiş iken bunun istikrarının sürmesi adına paramızı yabancı firmalar yerine ülkemize yatırmak sizce de kulağa daha hoş gelmiyor mu?

Exit mobile version