Hız ve saçma ağırlığı eşit olduğunda 12 kalibre mi, yoksa 20 kalibre mi daha iyi? Bunlardan ilkinde kovan içindeki saçma sütunu yerleşimi daha iyi, ikincisi ise daha hafif silahlarla atış yapmanızı sağlıyor. İşte deneysel dolumlarla sahada elde ettiğimiz sonuçlar
Yivsiz namlularda bir zamanlar yaygın olan bir yığın kalibreden bugün geriye sadece birkaç tane kaldı: Gerçek “büyük kalibreler” ortadan kaldırıldıktan sonra pazar 12, 20 ve 36-.410 kalibrelerin tekeline girdi ve bunun nedeni çok basit. “Her işi yaparım” tipinde olan ve bu yüzden silah ve mühimmat üretiminin büyük kısmını oluşturan 12 kalibreyi bir kenara bırakacak olursak, gerek 20’lik, gerek 36-.410 kalibrelik mühimmat her boyda kovanda, hatta 76 mm uzunluğa varan magnum fişek kovanlarında bile kullanılabilir nitelikte olduğu için, bu kalibrelerde üretilen silah ve mühimmatla elde edilen performans daha küçük kalibrelerle elde edilenle aşağı yukarı aynı olduğundan daha düşük kalibreler yavaş yavaş ortadan kalmaya yüz tuttu. Bununla birlikte son yıllarda 16 ve 28 kalibrelerde yeniden bir canlanma görüldü.
16 kalibredeki canlanmayı bunun geleneksel anlamda “mükemmel” bir kalibre olmasına (yani normalde bir ons, 28 gramlık saçma dolumu yapmasına) bağlayabiliriz. İkincisinde, yani 28 kalibrede görülen canlanma ise, uygun miktarda dolum yapıldığında 16 kalibre ile aynı performansı sağlamasından kaynaklanabilir. Bu açıdan bakıldığında 16 ve 28 kalibre kovanların boyu için 76 mm uzunluğu önermek hiç de fena fikir olmayabilir. Saçma ise üreticilere kalmış bir şey, artık bu konuda herhangi bir yenilik getirip getirmeyeceklerine karar vereceklerdir.
20 KALİBRE
Hali hazırda 20 kalibre dolumu 70 mm’lik kovanlarda 24 ile 32 gram arasında değişen gramajlarla yapılıyor, 76 mm boya erişen kovanlarda ise 36 grama erişebiliyor. Bu gramajlar 12 kalibre için hafif, orta-ağır ve ağır olarak nitelendirilebilir, ama 20 kalibre için daha zorlayıcı olabilirler. Nitekim 1,89 cm2 kesiti olan bir kovanda, bir üst kalibrenin 2,66 cm2 olan kesitine oranla yoğunluk bir hayli artmış olacaktır. Başka deyişle, 24 gramlık saçma ile doldurulan 20 kalibre fişek, 12 kalibreliğin 34 gramına denk gelecektir. 20 kalibrenin 28 gramı 12 kalibrenin 39 gramına, 20 kalibrenin 32 gramı 12 kalibrenin 45 gramına ve 20 kalibrenin 36 gramı ise 12 kalibrenin 51 gramına tekabül eder. Bu nedenle, 12 kalibrede kullanılan gramajın aynısı kullanıldığında, 20 kalibrede iki hata üç derece daha yavaş barut kullanılması, bazı durumlarda ise 76 mm boyunda kovana geçilmesi gerekir, zira üstte belirtilen nedenlerle barut sütununun boyu daha uzun olacak ve 70 mm boyundaki kovana uygun düşmeyecektir.
Bu durum başka bir sonuç daha doğurmaktadır: Saçma sütununun boyu ile çapı arasındaki orantı bu sütunun hacmine ters orantılıdır ve 12 kalibreye oranla 20 kalibrede biraz daha yüksektir. Bunun sonucu olarak namlu daralma hunisi ile namlu içindeki sürtünmenin yarattığı direnç 20/12 oranında artmakta ve daha büyük kalibrede gelişen sürtünme direncine oranla %67 daha yüksek olmaktadır. Dolayısıyla eşit kurşun yüklediğimiz zaman 12 kalibre ile 20 kalibre yapacağımız kıyaslama, bir nevi aynı beygir gücüne sahip ama farklı silindir hacminde ve farklı sıkıştırma oranında olan içten yanmalı motorlar arasında yapılacak kıyaslamayla benzeşecektir. Nitekim aynı gücü üretmek için düşük silindirli motorlar daha büyük sıkıştırma oranına sahip olmalıdır. İşte 20 kalibre için de aynı şey geçerlidir ve 12 kalibreye oranla daha fazla “pompalanması” yani sıkıştırılması lazımdır.
Peki bunun avantajı nedir? Aynen kompakt, daha hafif, atak ve kullanışlı olan küçük arabalarla elde ettiğimiz avantajlara benzer avantajlar elde edilebilir, yani daha hafifi ve kullanışlı silahlar kullanabiliriz. Bunun da elbet bir bedeli olacaktır. Nasıl küçük ve kompakt otomobiller daha dar alana, daha sınırlı konfora sahipse, bu tip silahlardaki geri tepme de daha farklı olacaktır. Burada bir zevk ve tercih meselesi söz konusu olduğunu baştan belirtelim ve bu yönde yapılacak bir seçimin kullanıcıların atış alışkanlıkları ve zevklerine bağlı olacağının altını çizelim.
Atış testinde mümkün mertebe birbirine benzeyen silahlar seçmeye çalıştık. İki adet 48Al modeli yarı otomatik Franchi tüfeğin namlu uzunlukları 710 mm, namlu şoku ise üç çeyrekti (3/4). Üstteki fotoğrafta 12 kalibrelik tüfek görülüyor.
DENEMELERE GEÇELİM
Üstteki açıklamalardan yola çıkarak, farklı davranış türlerini tespit etmek amacıyla bu iki kalibrede aynı şekilde 28 ve 32 gram miktarlar kullanarak farklı dolum formülleri denedik ve doğal olarak diğer koşulları da sabit tutarak, 70 mm’lik fişek yatağı bulunan, uzunluğu 710 mm olan ve aynı şok oranına (3/4) sahip namlulu silahlarla atış yaptık. Koşulların tamamen eşit olması için Franchi tarafından üretilmiş iki klasik tüfek, yani uzun geri tepmeli otomatik 48 AL modelinin “Eldorado” versiyonunu seçtik. Her ikisi de kasaları kakma çiçek motifleriyle süslü ve ayaklı namlu şeridiyle donatılmış olan olan bu tüfekler 1961 ve 1964 yıllarında üretilmiş, birincisinin namlu çapı 18,4 mm ile, ikincisinin 15,8 mm ile başlıyor ve daralarak namlu ağzında 17,6 ve 15,2 mm olarak bitiyor.
12 kalibrelik olanı boş ağırlığı 2.835 gram, 20 kalibre olanın ise 2.325 gram. Yani küçük kalibreli olan 510 gram daha hafif ve bu da gezgin avda önemli bir avantaj. O devrin Franchi tüfekleri üretici firmanın bir tercihi ile yüksek basınç testine tabi tutulmuş ve crusher manometre ile 1.200 bar basınç uygulanmış. Şu an ise transduser sistemi ile yapılan basınç testinde 1.320 bar uygulanıyor.
BİLEŞENLER
Dolum düzenlerini de azami şekilde eşit koşullarda tutabilmek amacıyla birbirine mümkün mertebe benzeyen ve aynı üretici tarafından üretilmiş bileşenler seçmeye özen gösterdik. Saçma olarak 2,5 mm çapında, birimsel ağırlığı 92 mg, kesitsel yoğunluğu ise 18,7 mg/mm2 olan 7 numara saçmalar kullanıldı. Bu ölçüler yaklaşık 25- 35 metre mesafeli atışlarda birçok ava uygun olduğundan genelde en çok kullanılan fişeklere ait. Kovan seçiminde Fiocchi markalı 70 mm uzunluğunda T3 tipi kovanlara yöneldik. Bunların metal dipliği 16 mm yüksekliğinde.
20 kalibre olanlarda DFS 615 kapsül, 12 kalibre EVO tipi olanlarda ise DFS 616 silver kapsül kullanılmıştı ve küçük kalibrede ateşleme daha küçük bir hacimde gerçekleştiğinden kapsüllerin gücü yanma odasının başlangıç hacmine oranla eşit addedilebilirdi. Fişeği doldururken tapa olarak önceden belirlediğimiz gramajlara uygun, yani 20 kalibre için 33,5 ve 36,5 mm’lik, 12 kalibre için de 37,5 ve 41,5 mm’lik Gualandi Super-G plastik tapalar kullanıldı. Ancak şunu belirtmeliyiz ki, 20 kalibredeki kurşun sütunu 12 kalibredekine nispeten daha yüksek olmasından dolayı saçmaların namlu içi sürtünme direncine maruz kalan ve bu nedenle sürtünmenin yarattığı bozulma etkisini hisseden bölümü daha fazla. Üstte belirttiğimiz bileşenlerin hepsi, her zamanki gibi geniş ürün yelpazesiyle bize yardımcı olan Siarm firması tarafından sağlandı. Cagliari kentine bağlı Quartu Sant’Elena’daki Siarm firması ürünlerini online olarak da av tutkunlarının hizmetine sunuyor. Son olarak barut meselesine gelelim: 20 kalibrelik kovanın düşük kapasitesi ve içerdiği kurşun sütununun biraz daha yüksek olması bizi daha yoğun bir barut seçimine yöneltti ve bu açıdan mükemmel olan küresel barutu seçtik. Barutu aldığımız ve ordunun da barut tedarikçisi olan Fontana Liri firması (şimdiki ünvanı SMP – Ordu mühimmat fabrikası) her türlü gereksinimi karşılayacak çok çeşitli barut türleri, yivli-yivsiz, uzun-kısa namlulu silahlar için (magnum kalibreler hariç) mühimmat üreten bir firma.
Fotoğraflarda 12 (üstte) ve 20 kalibrelik bitmiş fişekler görülüyor.
Test atışları yapacağımız sırada fabrikada PEFL 18, PEFL 20 ve PEFL 21 tiplerin (bunlar aynı üretim partisine ait,tasnifi farklı eleklerle yapılan barutlar) yanı sıra, orijinal bir küresel barut daha mevcuttu: Winchester W231. Kesitsel yoğunluk açısından PEFL 20 ile PEFL 21 tipi barutların 20 kalibrenin sırasıyla 28 ve 26 gram fişeklerine uygun olduğu görülürken, yivsiz namlu için elimizde doldurma verileri olmadığından, tablodaki .45 ACP değerleri referans alındı. Bu verilerden anlaşıldığı kadarıyla, saçmanın 14,5 gr/cm2 kesitsel yoğunluk değeri dikkate alınırsa, yivin neden olacağı daha fazla sürtünme hesaba katıldığında, 0,44 bar*s değerinde bir itme basıncı elde etmek kapasitesine sahip olup, bu da 12 kalibrede 28 gramlık kurşunu saniyede 400 metre hızla itmek için gereken basınç değerine eşittir.
DOLUMLAR
İhtiyaç neticesinde üstte belirtilen barutlarla yaptığımız kombinasyonlar, bütün fişekler için 400 metre/saniye namlu çıkış hızına erişebilecek dolum dozları yakalamamızı sağladı. PEFL barutların özgül yoğunluğu PEFL 18’de 0,95 gr/cc, PEFL 20 için ise 0,790 gr/cc değere eşit. Diğerlerine oranla daha hacimli bir barut olan W231 ise 0,710 gr/cc yerçekimsel yoğunluğa sahip. Bu değerler her bir barut tipi için Lee tarafından kalibre edilmiş ölçeklere yapılan beş ölçüm neticesinde elde edildi. W231 daha hacimli olmaktan başka, diğer barutlardan daha sıcak, zira daha yüksek bir nitrogliserin yüzdesi içeriyor ve bu da ateşleme kapasitesini arttırıyor. 20 kalibrede 28 gramlık dolum yapmak için 1,6 cc’lik bir ölçek kullanıldı ve bu ortalama 1,35 gram PEFL 20 barut aldı. Daha sonra 36,5 mm boyundaki Gualandi Super-G plastik tapalar yerleştirildi ve bunların içine de 28 gram saçma sığdı. Saçmaların dozaj işlemi bir ons ağırlığa (308 saçmaya) tekabül eden Lee ölçekleriyle yapıldı. Kurşun sütununun yüksekliği dikkate alındığından küçük disk şeklindeki karton kapaklar kullanıldı ve ağzı yuvarlak kenarlı olacak şekilde kapatılan fişeğin nihai boyu 64 mm’de sabitlendi. 32 gramlık dolum işleminde 1,0 cc ve 0,5 cc hacminde ölçekler kullanıldı ve bunlarla toplamda 1,27 gram PEFL 20 barut koyuldu.
0,3 cc’lik ölçekle de 0,30 gramlık PEFL 18 barut aktarımlarıyla toplamda 1,57 gram barut koyulmuş oldu. Bu orantı doldurulan saçmanın nispeten yüksek olan kesitsel yoğunluğuna uygun olacak daha yavaş bir yanma elde etmek için hesaplandı ve kovana önce daha yoğun olan PEFL 18, daha sonra da yoğunluğu daha az olan PEFL 20 barut konuldu. 32 gram kadar ağırlığa (347 saçmaya) tekabül eden kapasitedeki Lee ölçek ile konulan daha fazla saçma miktarını alabilmesi için 33,5 mm boyundaki Gualandi Super-G plastik tapa yerleştirildi ve fişek disk kapakçık ile kenarlar yuvarlak olacak şekilde kapatıldıktan sonra nihai boyu 64,5 mm olarak ölçüldü. 12 kalibrede 28 gramlık dolum yapmak için 1,9 cc’lik ölçek 1,35 gramlık W231 barut aldı. 41,5 mm boyunda Gualandi Super-G plastik tapa kullanılmasına rağmen barutun yüksek yoğunluğu ve saçma sütununun nispeten alçak olan yüksekliği nedeniyle saçmaların üzerine ince bir karton kapakçık konuldu ve altı dilimli yıldız şeklinde kıvırma sistemiyle kapatılan fişeğin nihai boyu 58,5 mm olarak ölçüldü. 32 gramlık dolum işleminde 1,6 cc ölçek kullanıldı ve bununla 1,14 gram W3231 barut konuldu. 0,5 cc hacimli olan ve PEFL 21 barutundan 0,42 gram alan ölçekle de toplamda 1,56 gram barut konuldu.
Bu sefer de orantı hesabı yapılırken saçma yükünün daha yüksek olan kesitsel yoğunluğu hesaba katıldı ve önce daha yoğun olan barut dolduruldu. 37,5 mm boyundaki Gualandi Super-G plastik tapalar aynen 28 gramlık dolumda olduğu gibi saçmaların üzerine karton kapakçık koymamızı gerektirdi ve yine altı dilimli yıldız kıvırma uygulandı. Bu şekilde bitmiş fişeğin boyu 59,5 mm olarak ölçüldü. 12 kalibre ile 20 kalibrede yeterince denenmemiş barutların kullanımı söz konusu olduğundan, bu silahların tabi tutuldukları üst güvenlik testlerine ait veriler elimizde olmasına rağmen, fişeklerin tıka basa doldurulmaması yönünde bir tercih ağırlık kazandı ve fişek boyları ayarlanırken, yanma koşullarını zorlamadan plastik tapaların kullanılmasını kolaylaştıracak uzunluklar uygun görüldü. Nitekim her iki kalibrede de yıldız şeklinde fişek ağzı kapatma sistemi öngörülseydi, 20 kalibrede daha kısa, 12 kalibrede ise daha uzun plastik tapalar kullanmak gerekecek, bu şekilde dolum koşulları oldukça değişecekti. Bununla birlikte tapanın boyu, 12 kalibredekinden farklı olarak, saçmanın tamamını içinde barındırmaya yeterli olmadı. Bu da bize aslında ne kadar zorlanırsa zorlansın, asla mükemmel derecede eşit dolum koşulları elde edilemeyeceğini göstermektedir.
KARŞILAŞTIRMA
Atış denemelerimizi her zamanki gibi Cerveteri’de bulunan ATF atış poligonunda 140×100 cm ebatlı kağıt hedeflere 35 metreden ateş ederek gerçekleştirdik. Chrony Alpha Master kronografımızın ucunu namlu ağzından 1,5 metre mesafeye yerleştirdik. Zaman kısıtlaması nedeniyle sonuçlar 4 farklı mühimmat düzeneği ile yapılan 5 atışlık serilerin ortalaması alınarak bulundu. Yani toplamda her tipte mühimmat ile 20 atış yapıldı ve atışlar silah omuzda desteksiz gerçekleştirildi. Sonuçlarda ilk fark edilen nokta, her tipte mühimmatla gerek 20 gerek 12 kalibrede elde edilen saçmaların ilk hızı oldu ve bu hızın önceden belirlenen 400 metre/saniye değerinin (yaklaşık yüzden on) altında olduğu görüldü. Bu da, ya kovan doluluğunun, ya barut dozunun, ya barutun itme basıncı ile plastik tapanın esnekliğinin, ya da bütün bu nedenlerin kombinasyonunun ateşleme ve yanma fenomenlerini optimum derecede gerçekleştirmediği anlamına geliyor. Bununla birlikte, ilk hız değerlerinin birbiri arasında çok farklı olmadığı, en fazla yüzde 3,5 kadar ayrıştıkları tespit edildi ve bu da temelde 20 kalibre ile 12 kalibre arasında eşit değer baz alınarak bir karşılaştırma yapılmasına olanak sağladı. 35 metre mesafeden yapılan atışta 2,5 mm çapında bir saçma ilk hızının yaklaşık %53 kadarını muhafaza edebilmektedir.
Bu durumda, 20 kalibrede 355-357 metre/ saniye ilk hızıyla namludan fırlayan bir saçmanın hedef hızı 188-189 metre/saniye olarak gerçekleşmekte, 12 kalibrelerde ise, 365-368 metre/saniye ilk hızla yola çıkan saçmanın hızı sonunda 193-195 metre/ saniye değere düşmektedir. Görüldüğü gibi fark minimum ve delme oranı da aşağı yukarı aynı sayılabilir. Basınçları ölçme olanağı bulamamış olsak da, bilgisayarda bir simülasyon yapma şansımız oldu. Kovan diplerinde yaptığımız incelemede şüpheli şişmelere rastlanmadı ve basınç değerlerinin güvenlik sınırları içinde olduğu anlaşıldı. Fark ettiğimiz ikinci nokta ise, saçmaların hedef üzerindeki dağılımının özellikle 20 kalibre 28 gramlık fişeklerde karton kapakçıktan (diskten) etkilendiğiydi. Hedefe varan saçmalar üzerinde yaptığımız karşılaştırma, plastik tapaların 20 kalibre dolumlarda saçmaları yeterince koruyamadığını gösterdi.
28 ve 32 gramlık fişeklerdeki yüzde 70,5 ve yüzde 71,5 hedefe varış oranına karşılık, saçma sütunu daha alçak olan 12 kalibre fişeklerde hedefe varış oranı yüzde 83,1 ve yüzde 83,9 olarak gerçekleşti. Yani daha alçak saçma sütunu sayesinde plastik tapanın koruma oranı yükseldi. Grupman yoğunluğuna gelince, 35 metreden atışlarda 20 kalibre dolumlar etkili oldu. Bu kalibrede, 28 gramlık fişeklerle yapılan atışlarda, hedef üzerinde bir kuşun yaralanabilir (hassas) yüzeyi olarak maksimum yoğunluk için 145 cm2, orta derece yoğunluk için 245 cm2 şeklinde belirlenen alana en az 5 saçmanın isabet etmesi baz alındı. 32 gramlık fişeklerde ise hassas (can alıcı) yüzey olarak en az 110 ve 145 cm2 genişliğinde alanlar ve aynı isabet oranı belirlendi. 12 kalibrede, 28 gramlık fişekler için hassas alan 115 ve 145 cm2, 32 gramlıklarda ise 100 ve 145 cm2 olarak baz alındı.
12 ve 20 kalibre Gualandi Super G plastik tapalar görülüyor. Saçma sütununun yüksekliği sayesinde 20 kalibrede bütün saçmalar plastik tapanın kanatları içinde kalabilmiştir.
Avın yaralanmaya hassas, yani can alıcı yüzeyi olarak belirlenen üstteki değerlerde güvercin, sülün ve yaban tavşanı cüssesindeki hayvanlar referans alındı. Daha iri cüsseli av hayvanları için de daha fazla sayıda saçma isabet etmiş olması referans değer olarak kabul edildi. Görüldüğü gibi, 20 kalibrenin 28 gramlık fişekleri 12 kalibreye oranla daha etkisiz gibi. Ama bunun nedeni sadece disk şeklindeki karton kapakçığın olumsuz etkisi ile plastik tapanın saçmaları yeterince koruyamamasından kaynaklanıyor. Gramaj düşünce bu koruma oranı yükseliyor. Bunun aksine, üstte açıkladığımız olumsuz etkilerden kaynaklanan küçük farklılıklarla birlikte, 20 kalibrede 32 gramlık fişeklerin performansı 12 kalibrede aynı gramaja oranla daha yüksek çıktı ve gramaj yükseldiğinde olumsuz etkiler de zayıfladı. Maksimum yüzeysel yoğunluk ile ortalama yüzeysel yoğunluk arasındaki oran, 20 kalibre 28 gramlık fişeklerde 12 kalibreye nispeten tuhaf şekilde yüksek çıktı (1,70’e karşı 1,28). 32 gramlıklarda ise değerler her iki kalibre için de aynı (1,42 – 1,41).
Yukarıda yaptığımız açıklamalar, www. siarm.com sitesinden indirilebilen yaban güvercini profili dört grupmanın en fazla isabet almış bölümü üzerine yerleştirildiğinde daha iyi anlaşılabiliyor: Hepsinde görülen şu ki, kuşun başına 3 saçma isabet ederken, gövdesi 8 ile 12 arasında değişen sayıda saçmayla isabet alıyor. Testte denediğimiz ve sanki fabrikadan yeni çıkmış gibi sorunsuz görev yapan silahların davranışına dikkat edecek olursak, 12 kalibrelik olan, daha hafif dolumlara ayarlanmış olsa bile, yarımgaz ayarı pozisyonunda 28 gramlık kovanı atamadı ve yeniden kurulamadı, çünkü 400 metre/ saniyenin altındaki ilk hızın sağladığı iyme geri tepme seyrini tamamlamak için yeterli olmadı. Zaten bu da uzun geri tepme sisteminin artık devrini kapatmasına yol açan nedenlerden biri.
İKİSİNDEN HANGİSİ
Eşit gramajlarla 12 ve 20 kalibreler arasında yapılan bu deneysel atış testinden ne gibi sonuçlar çıkarılabilir? Öncelikle, aradaki farklara rağmen eşit gramajlarla elde edilebilen performansların uygun bileşenler kullanıldığında benzer olduklarını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, gramaj yükseldiğinde performans da yükselir gibi gözüküyor. Yani şu an 76 mm boyunda kovanlara doldurulan 36 gram saçmalarla daha iyi sonuç alınabilir gibi gözüküyor, ama tabii ki o zaman daha sağlam silahlar kullanılması da gerekecektir. Çıkarılan diğer bir sonuç ise, geri tepme sorununun yarım kilo da olsa daha hafif bir silah kullanma avantajına oranla arka planda kalması. 20 kalibrenin dezavantajı, eşit gramajda 12 kalibrenin performansını yakalamak için daha fazla basınca ihtiyaç duyması, zira namlu iç hacmi daha düşük (188 cc’ye karşı 135 cc). Bu da teorik olarak deforme saçma yüzdesinin artması anlamına gelir ki, yanma özellikleri açısından daha uygun barut kullanımıyla bu sorun giderilebilir.