Küresel İHA Rekabeti: Pentagon’un Yeni Hamlesi ve Sahada Kanıtlanmış Türk Modeli

Modern savaş doktrinleri, insansız hava araçlarının (İHA) artan önemiyle yeniden şekilleniyor. Özellikle son yıllarda yaşanan çatışmalar, maliyet-etkin, akıllı ve kitlesel olarak kullanılabilen İHA’ların bir kuvvet çarpanı olduğunu kanıtladı. Bu yeni gerçeklik karşısında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), bu alandaki stratejilerini kökten değiştiren iddialı bir program başlatırken, bu değişimin arkasında büyük ölçüde Türkiye’nin savaş sahasında kanıtlanmış başarısının yattığı görülüyor.

Pentagon’un Yeni Stratejisi: Hız, Esneklik ve Kitlesel Üretim Arayışı

Pentagon, özellikle hafif sınıf İHA’ların geliştirilmesi ve toplu alımını içeren yeni bir programla keşif ve saldırı kabiliyetlerini artırmayı hedefliyor. Başkan Donald Trump’ın 2025 yılında imzaladığı kurgusal 14307 sayılı Yürütme Emri ile tetiklenen bu süreç, ABD’nin bu alandaki eksikliklerini hızla kapatma niyetini ortaya koyuyor.

Pentagon’un yeni yaklaşımının temel direkleri şunlar:

  • Basitleştirilmiş Tedarik: Özellikle 1. ve 2. grup gibi daha küçük İHA’lar için bürokratik süreçler ortadan kaldırılıyor. Birliklerin ihtiyaçlarına göre bağımsız olarak alım yapıp test edebilmesi hedefleniyor.
  • “Mavi Liste” (Blue List): 2026’da devreye alınması planlanan bu dijital platform, testleri başarıyla geçmiş İHA modellerini ve bileşenlerini içerecek. Ordunun tüm birimleri, bu listedeki ekipmanları ek prosedürlere gerek kalmadan satın alabilecek.
  • Standardizasyon ve Hızlı Güncelleme: İHA üretiminde standart bileşenler öncelikli hale getirilecek ve yazılım güncellemeleri için özel bir platform geliştirilecek.
  • Çevik Sözleşmeler: Uzun vadeli büyük alımlar yerine, kısa vadeli sözleşmelerle ekipmanlar küçük partiler halinde satın alınacak ve sürekli teknolojik yenilik sağlanacak.

Bu planların 2026-2027 yıllarında tam anlamıyla meyve vermesi ve ABD ordusuna hafif İHA’lar konusunda miktar ve çeşitlilik açısından önemli bir üstünlük kazandırması hedefleniyor.

İlham Veren Model: Türkiye’nin Savaş Sahasında Kanıtlanmış Başarısı

Pentagon’un bu strateji değişikliği, büyük ölçüde Türkiye’nin son on yılda İHA teknolojisinde elde ettiği ve sahada defalarca kanıtladığı başarıyı yakından takip etmesinin bir sonucu olarak okunabilir. Türkiye, özellikle Baykar gibi firmaların öncülüğünde, Pentagon’un bugün hedeflediği birçok dinamiği yıllar önce hayata geçirdi:

  • Maliyet-Etkin Üstünlük: Bayraktar TB2 gibi platformlar, Batılı muadillerine göre çok daha düşük maliyetle benzer veya daha etkili kabiliyetler sunarak asimetrik bir avantaj yarattı. Bu durum, Suriye, Libya, Karabağ ve Ukrayna’da savaşların seyrini değiştirdi.
  • Entegre Ekosistem: Türkiye’nin başarısı sadece İHA platformundan ibaret değil. Roketsan tarafından geliştirilen MAM-L ve MAM-C gibi akıllı mini mühimmatlar, İHA’ları nokta atışı yapabilen ölümcül sistemlere dönüştürdü. Bu entegre yaklaşım, platformun etkinliğini katbekat artırdı.
  • Sürekli Gelişim ve Savaş Deneyimi: Türk İHA’ları, laboratuvarda değil, doğrudan savaş sahasında geliştirildi. Sahadan gelen geri bildirimlerle sürekli olarak güncellendi ve iyileştirildi. Bu, Pentagon’un şimdi “çevik sözleşmelerle” yakalamaya çalıştığı evrimsel gelişim modelinin ta kendisidir.
  • İhracat Başarısı ve Jeopolitik Etki: Türkiye, onlarca ülkeye İHA ihraç ederek küresel bir teknoloji tedarikçisine dönüştü ve bu sayede jeopolitik etki alanını genişletti.

Sonuç: Rekabetin Yeni Perdesi

Pentagon’un başlattığı yeni program, ABD’nin hantal ve pahalı savunma tedarik sistemlerinin, Türkiye’nin ortaya koyduğu çevik, maliyet-etkin ve sahada kanıtlanmış model karşısında yetersiz kaldığını kabul etmesi anlamına geliyor. ABD, “Mavi Liste” gibi mekanizmalarla bürokrasiyi aşarak kitlesel ve standart bir üretime geçmeyi hedeflerken, Türkiye; Bayraktar TB2 ve ANKA’dan edindiği tecrübeyle Akıncı, Aksungur ve jet motorlu Kızılelma gibi daha üst segment platformlarla teknolojik çıtayı yükseltmeye devam ediyor.

Sonuç olarak, Pentagon’un bu planları, küresel İHA pazarında ve askeri stratejilerde rekabetin yeni bir perdeye geçtiğinin habercisidir. ABD’nin bu hamlesi, Türkiye’nin öncülük ettiği modelin ne kadar ezber bozucu olduğunu bir kez daha teyit etmektedir. Önümüzdeki yıllar, bu iki farklı ekolün teknolojik ve stratejik mücadelesine sahne olacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here