Progresif yivli Lothar Walther namlu, hemen her yönde ayarlanabilen modern dipçik, modüler tasarım ve (teorik olarak) çoklu kalibre olanağı: Voere firmasının iri kalibreli bu taktik-sportif silahı gerçekten uluslararası rakipleriyle başa baş yarışabilecek kapasitede bir ürün.
Farklı alanlarda ve operasyonlarda edinilen deneyimlerden sonra, Amerikalıların .308 Winchester ile .50 Bmg arasında bir kalibreyle donatılmış bir silaha sahip olmayı istemeleri, seksenli yılların ortalarında .338 Lapua Magnum kalibrenin tasarlanmasına yol açtı. Çok geçmeden bu yeni kalibrenin sadece askeri değil, sivil polis birimleri tarafından kullanılmaya da çok uygun olduğu fark edildi, zira özellikle havalimanlarında görev yapan özel olarak seçilmiş polis birimlerinin kullandıkları .308 Winchester kalibrenin çoğu kez bu tip amaçlara pek de uygun olmadığı görülmüştü.
Doksanlı yılların başlarından bugüne kadar .338 Lapua polis güçleri arasında giderek daha yaygın şekilde kullanılmaya başlandı ve sadece polis birimleri değil terörle mücadele alanında görev yapan farklı güvenlik güçleri ve özel departmanlar da bu kalibreyi kullanmaya başladılar.
Durum böyle olunca giderek daha fazla sayıda üretici kolluk güçlerinin yüksek isabetli atış yapmasını sağlayabilecek tipte silahların üretimine geçti ve kısa süre önce geleneksel Mauser tipi av karabinaları ve çoklu-kalibre Lbw tüfekleriyle tanınan bir Avusturya firması olan Voere de bu üreticiler kervanına katılarak, asker ve polislere yönelik .338 Lapua magnum kalibreli taktik bir tüfek üretti. Lbw Match olarak adlandırılan bu tüfek sivil kullanım amaçları çerçevesinde uzun menzilli atış müsabakalarında kullanılıyor ve bu kalibrenin klasik 300 metre sınırının çok ötesine geçerek 1.200-1.300 metre mesafelere kadar atışlar yapabiliyor.
MODÜLER MEKANİZMA
Lbw-m modelinin başlıca mekanik aksamı aynı adı taşıyan modelin av versiyonlarından uzun süredir başarılı bir şekilde kullanılan sürgü mekanizmasından oluşuyor. Bu sürgünün özelliği tamamının havacılıkta kullanılan hafif alaşımlı metalden yapılmış olması. Sürgüye değiştirilebilir tipteki namlu iki adet iri vida aracılığıyla raptedilmiş ve bu vidaları sıktığınızda yivli namlunun arka kısmı adeta bir mengene gibi sıkıştırılarak gövdeye kenetleniyor.
Bu uygulamanın yararları yıllardan beri biliniyor ve zaten bu yüzden diğer bazı üretici firmalar da benzer montaj sistemlerini kullanmaya başladılar: Örneğin Sauer 202 serisiyle, Mauser M03, 96 ve 97 serileriyle, Erma 100 serisi ile ve İtalyan Fabarm Iris serisi ile Voere mekanizma kullanıyorlar.
Lbw’nin sürgü mekanizması sabit bir modülden oluşuyor ve farklı operasyonlar veya sportif gereksinimler doğrultusunda ne zaman güçlü .338 Lapua magnum kalibreden örneğin .223 Remington, 6.5×47, 7.62×51 ve .300 Winchester magnum gibi daha düşük kalibrelere geçilmek istendiğinirse, bu sürgüye farklı namlular, sürgü milleri ve şarjörler monte ediliyor.
Çerçeve hafif alaşımlı metal işlenerek elde edilmiş ve rasyonel tasarımın elle müdahale edilmeksizin sürdürülen üretim aşamalarına uygun olması nedeniyle en küçük parça bile belli bir yüzey işçiliği kalitesine ulaşmış.
Sürgünün iç kısmında üç kapanma tırnağı bulunan klasik sürgü mili (kapağı) yer alıyor. Bu parça da üç adet alt gruptan oluşuyor: Sürgü kafası, kurma kolu ile iğneyi taşıyan sürgü çekirdeğine entegre sürgü gövdesi ve emniyet sistemi. Kovan çıkartıcı (ekstraktör) kapanma tırnaklarının biri üzerine yerleştirilmiş ve “giyotin” tipinde. Kovan atıcı ise klasik pistondan oluşuyor. Sürgü kafası farklı kalibrelere uygun olanlarla değiştirilmek istendiğinde sürgüden kolayca sökülebiliyor, çünkü yuvasında sadece bir çeşit “sele” ve bir de pim yardımıyla tutuluyor. Yüksek işçilik kalitesi sayesinde ütün bu parçalar arasındaki toleranslar son derece sıkı ve en ufak boşluk yok. Ayrıca tutucu pim sürgü tarafından korunduğundan parçaların yerinden çıkması, düşürülmesi gibi bir risk de söz konusu değil. Kafa ancak sürgü mili yerinden çıkartıldıktan sonra sökülebiliyor. Sürgünün gövdesi de hafif alaşımlı metalden yapılmış, ama kurma kolu çelikten. Sürgü üzerinde beyaz renkli bir yüzey var ve bunun üzerinde de hafifletme amaçlı küçük çentikler ve kanallar mevcut. Kirlenme ve buz tutma ihtimaline de bir bariyer oluşturan bu kanallar mekanizmanın bütünü halinde en zor koşullarda bile daha akıcı çalışması hedeflenerek tasarlanmışlar. Gövdenin çapının kapanma tırnakları çapına eşit olması sayesinde hiç boşluk yok ve kurma hareketi sırasında en ufak bir bir tutukluk hissedilmediği gibi, kurma son derece hızlı gerçekleşiyor. Zaten kurma kolunun ebatları da eldivenli ellerle kavrandığında bile rahat müdahale etmeyi kolaylaştıracak şekilde hesap edilmiş, aynı şekilde 60 derecelik dönüş açısı da kurma eyleminin daha akıcı ve hızlı olmasına katkı sağlıyor. Yoğun şekilde kullanım söz konusu olacaksa şunu hatırlatmakta yarar görüyoruz: Kurma kolunun dip kısmı kapanma evresinde hafif alaşımlı metalden imal edilmiş gövdeye eğimli şekilde sabitlenmiş çelikten küçük bir plakaya çarpıyor. Gövdenin aşınmaya gerçekten açık yegane elemanı olan bu parçanın değiştirilmesi mümkün.
Lbw sisteminin karakteristik öğesi emniyet sistemi ise bizi biraz tereddütte bıraktı. Emniyet tertibatı düğmesine basıldığında ucu kaybolan bir tükenmez kaleme benzer şekilde çalışıyor. Kumandasını devreye almak için, iğne kurulduktan sonra başparmakla emniyet tertibatının arka yüzeyine hafifçe bastırmak gerekiyor. Basıp bıraktıktan sonra sürgü kapanma pozisyonunda kilitleniyor, iğnenin yayı gevşiyor ve emniyet butonu bir santim kadar dışa çıkarak “emniyet devrede” uyarısı veren beyaz noktanın görünür olmasını sağlıyor. Tam tersine emniyet devre dışı bırakılmak istendiğinde emniyeti başparmağınızla sıkıştırır şekilde itmeniz gerekiyor, ama iğnenin yayı direnç gösterdiğinden bu olay öyle pek de akıcı ve kolay şekilde gerçekleşmiyor.
Av versiyonlarında emniyet mandalı gayet kolay ve sezgisel şekilde çalışan bir sisteme sahip, zira bu modellerde klasik av dipçikleri kullanıldığından kuvvetli elin sıkıştırma hareketini yapan başparmağına kabzayı kavramış diğer parmakların desteği de yardımcı oluyor. Lbw-m modelinde ise bunun tersine (eğer kuvvetli el kullanılıyorsa) kabzayı bırakmak gerekiyor, ya da zayıf eli kullanmak zorunda kalıyorsunuz ve her iki durumda da nişan pozisyonunu kaybediyorsunuz.
Namlu sürgü mekanizması içine giriyor ve sürgü yandaki iki vidayla namluyu bir mengene gibi sıkıyor. Bu mengenenin iki “çenesi” arasında prizma şeklinde bir blok ve içinde dipçikle bağlantıyı sağlayan ön vidaların yuvası var.
Silahın işçilik kalitesine gösterilen önemin bir işareti bir vidanın tuttuğu küçük çelik plaka. Bu plaka sürgü kolunun darbelerine yastık görevi görüyor ve hafif alaşımlı sürgünün aşınmasına engel oluyor.
Tabii sportif amaçlı kullanımlarda bu karmaşık emniyet tertibatını kullanmanız gerekmiyor, dolayısıyla bizim gibi uzak mesafeden atış tutkunları için herhangi bir sorun yok! Her halükarda sürgünün iç kısmının temizliğine dikkat etmekte yarar var, çünkü bütün sisteme mekanizmanın içinde yer alan eksantrikli döner tipte bir conta kumanda ediyor. Silahı elimize aldığımızda ilk fark ettiğimiz şey emniyet tertibatındaki bazı “tutukluklar” olmuştu, ama silahı söktükten sonra burada sıkışıp kalmış metal tozları ve çapaklar olduğunu gördük. Bunlar muhtemelen test sırasında fişeklerin gücü zorlanarak yapılan atışlarda kovanlardan kopan birikintilerden oluşmuşlardı.
TETİK VE NAMLU
Tetik grubu ayarlanabilir tipte, gövdeye sabitlenmiş ve tetik düşürme ağırlığını ayarlamak da mümkün. Fabrikada 1.150 gram olarak ayarlanan tetik düşürme ağırlığı bu silaha gayet uygun, mekanizmaya iyi dağıtılmış, tetik net ve hassas şekilde çalışıyor. Çıkartılabilen tipteki tek sıralı şarjörü yerinde tutan iki adet bağımsız kumanda var, bunlar besleme ağzının sağ ve sol yanlarına yerleştirilmiş. İkili kumanda kazara çarpma ve darbe alma hallerinde şarjörün düşmesini önlüyor, zira şarjörü yuvasından çıkarmak için kumandaların ikisine birden basmak gerekiyor. 5 fişek kapasiteli fişek haznesi (tüp) son derece sert paslanmaz çelikten yapılmış bir gövdeden oluşuyor. Bunun hafif alaşımlı metalden bir dip kapağı var ve şarjörün dikey yönde kapladığı alanın yarısını tek başına bu kapak dolduruyor. Gerdel de çelikten yapılmış. Şarjörün toplam iç uzunluğu standartlardan daha uzun fişeklerin kullanılmasına izin vermiyor. Şarjörün giriş ağzı önünde doğrudan sürgüye uygulanmış geri tepme pabucu mevcut, bunun hemen yanında da sathı bir yandan diğer yana geçerek namluyu tutan iki adet vida mevcut.
Bu iki yatay vida ayrıca çelik bir plakayı da yerine raptediyorlar. Bu küçük plaka hem gövdenin namluyu kavrayan iki çenesine yatak vazifesi görüyor, hem dipçiğin ön vidasını sıkma noktasını oluşturuyor, hem de namlunun tespit vidalarını tutuyor. Nitekim namluyu değiştirmek için önce dipçiğin ön tespit vidasını gevşetmek, sonra da namluyu tutan vidaları sökmek lazım. Barrel extension (namlu uzantısı) dış kısmında çapları 30,2 mm olan iki adet halka şeklinde çıkıntıya sahip ve bunlar namlu uzantısının sürgü mekanizmasıyla hassas bir şekilde aynı eksende olmasını sağlıyorlar.
Yassı tipteki kundak hem Harris tipi bipod ayak montajı için kızağa, hem de Parker Hale tipi bipod ayak için önde deliğe sahip.
Namlunun bir kısmını saran manşon üzerinde dürbün, aksesuar ya da gece görüşü sağlayan optik sistemler montajına yönelik yan ve üst Picatinny kızaklar var.
Modüler dipçik sürgünün hatlarını yansıtan bir “beşik” içerisine oturuyor ve bu sayede bedding’e (yatağa) gerek kalmıyor.
Kapanma tırnakları olan yüksüğe sabitlenen Lothar Walter imzalı değerli namlunun iç cidarına ise kademeli yivler açılmış. Yivlerin parabol daireler çizerek ilerleyişi bu kalibre için pek yeni bir durum sayılmaz, zira Peters Stahl SwS200 modeli .338 Lapua magnum kalibre tüfeklerde de aynı tipte yivleme yapılıyor. Hatve, fişek yatağının bulunduğu noktada 16 inçlik (406 milimlik) açıklıkla başlıyor, ve ilerleyerek kademeli şekilde namlu ağzına geldiğinde 10 inçe (250 milime) düşüyor. Bu hatve oranı mermilerin daha hızlı dönerek mesafe kat etmesini ve çok uzun mesafelerde daha tutarlı bir dengeye sahip olmalarını sağlıyor. Mermiyi daha yumuşak şekilde kavrayan bu hatve tipi, aynı zamanda namlunun ömrünü de uzatıyor ve özellikle yivlerin başladığı ilk 10 santimlik bölümde, yani basıncın zirve yaptığı alanda daha az aşınmaya yol açıyor. Namlu boyu 690 mm, buna bir de kompansatörün 50 milimlik uzunluğunu ekleyebilirsiniz. Namlu freninin hem geri tepme efektini yumuşatmak, hem de 9,5 mm çapındaki iç diyaframları sayesinde merminin arkasında kalan gazların akışını dengelemek gibi iki önemli görevi var. Bildiğimiz gibi bu gazlar kompansatör tarafından gerektiği gibi yönlendirilmedikleri takdirde merminin çizgisel hareketini bozucu etki yapabiliyorlar.
Kompansatör, aynı zamanda yuvarlak arpacık kullanılabilmesi için tasarlanmış ve bu nedenle sola kıvrımlı hatve açılmış bir burca sahip. Bunu koruyan bir de halka somun bulunuyor ve gerektiğinde bu bütüne ses ve alev sönümleyici aparatlar monte edilebiliyor.
Bu özel kompansatörden başka, silahın karakteristik yönlerinden bir başkası da namlunun paslanmaz çelikten beyaz yüzeyi.
Namlunun dış profili ağır tipte: Fişek yatağının olduğu bölümde 29 mm çaptan başlanıyor ve giderek çap 23,3 milime kadar iniyor. Üzerinde hafifletme amaçlı açılmış sekiz adet uzunlamasına kanal mevcut. Bunlar aynı zamanda namlunun radyan yüzeyini büyütme amacına da hizmet ediyor ve ısı dağılımına katkı sağlıyorlar. Kısaca, silahın geri kalan aksamında olduğu gibi, namluda da büyük bir işçilik kalitesi ve özen göze çarpıyor.
UZAY TİPİ DİPÇİK GRUBU
Silahın takdire değer diğer bir parçası, hafif alaşımlı metalden ekstrüzyon ya da dövme yöntemiyle elde edilen parçalar frezede işlenerek üretilmiş modüler dipçiği. Dipçik grubu toplamda (bipod ayak hariç) yaklaşık 3.400 gram ağırlığa erişiyor ve silahın bütünü halinde 6.950 gram gelen ağırlığının artmasında rol oynuyor. Karabinanın sürgüsünü barındıran metal “kasa” her biri itinayla imal edilmiş tam dört ayrı bileşenden oluşuyor. Ana bileşen, iç kısmı sürgünün ebatlarına bire bir uygun olarak ve bir yatak konulmasına gerek bırakmayacak şekilde tasarlanmış “beşik”. Bu parçanın ön kısmına iki vidayla monte edilmiş yassı kundak var ve bunun da alt kısmında kayış halkaları veya Harris tipi bipod ayak montajına yönelik “T” şeklinde bir kılavuz bulunuyor.
Kundağın uca yakın kısmında bir delik var, bu da gerekirse Parker Hale tipi bipod ayak kullanmak istenmesi halinde bunun pimini takmak için açılmış. Kundak üzerinde aynı zamanda üç adet “köprü” bulunuyor, bunlar iki adet yanda bir adet de üstte yer alan kızakları taşıma amaçlı. Kızaklar lazer noktalayıcılar, telemetreler, veya görüş sistemleri takmak için hazırlanmış. Ama bizim kanaatimizce dipçiğin en güzel yanı “B tarafı”, yani arkada kalan yarısı. Nitekim bu üçüncü bileşen tetiğe sağlam bir korkuluk oluşturduğu gibi, Ar10-Ar15 serisi silahlara özel kabzalar monte edilebilmesine de olanak sağlıyor.
Alev gizleyen de adeta bir sanat eseri denilebilir. Üst kısmında olası tunnel montajına yönelik bir kızak var.
Lothar Walther namlu ağırlığı düşürmek ve ısı dağılımı sağlayan yüzeyi arttırmak amacıyla dıştan kanallarla donatılmış. Yivleme kademeli, yani kademeli (hatve 16 inçten 10 inçe iniyor) ve bu uygulama başka .338 Lapua kalibrelerde de kullanılmıştı.
Görüldüğü gibi kapanma yuvaları namluya entegre uzantı içine açılmış.
Bizim test ettiğimiz örnek üzerinde paket donanım olarak ayarlanabilir tipte yarı-anatomik bir kabza vardı. Yüzeyi kaymaz tipte olan bu kabza Hamp;K Psg-1 modelinin ahşap kabzasından kopya edilmiş denilebilir ve silahın estetiğine yakışır şekilde bir bütünlük oluşturuyor. Merkezi şasi ile kabza arasında katlanır tipte dipçik sabitlenmiş durumda ve bu da ayarlanabiliyor.
Ayarlanabilenler şunlar: Dipçik uzunluğu, dipçik pedi yüksekliği, yanak desteği ve destek ayağı yüksekliği.
Dipçiği tam boya uzatabilmek için alttaki “M4 tipi” bir butona basıyorsunuz ve üç pozisyona uzayan dipçik toplamda 50 mm kadar dışarı çıkıyor. Darbe sönümleyici sentetik malzemeden yapılmış olan dipçik pedinin yüksekliği de, ayar halkasını döndürmek suretiyle 70 mm hareket alanı içinde yükseltilip alçaltılabiliyor. Yanak dayama desteği de 22 mm kadar yükseklik ayarı, 20 mm kadar da uzunlamasına ayar yapılabiliyor. Arkadaki yararlı destek ayağı da iki kumanda vasıtasıyla ayarlanıyor. Buton şeklindeki ilk kumanda destek ayağını 4,5 mm aralıklı çentiklere göre yükseltiyor, döner tipte ayar halkası şeklindeki kumanda ise y milimlik mikro ayarlar yapılmasını sağlıyor.
Taşıma sırasında dipçiği silahın sol yanına katlayabiliyorsunuz. Bizim yaptığımız denemelerde, katlanabilir tipte olmasına rağmen dipçiğin çok sağlam ve esnemez yapıda olduğu, birçok el ateş ettikten sonra bile hiç boşlukları olmadığından oynama yapmadığı görüldü.
Sürgü mekanizması çok kapalı yapıda, kovan atma penceresi de kalibreye uygun boyutlarda.
Emniyet butonu sürgü kuyruğu üzerinde, sanki düğmesine basınca ucu kaybolan bir tükenmez kalem gibi çalışıyor. Çok “emniyetli” olduğu kesin, zira iğne yayını kilitliyor, ama modern dipçik ile beraber halinde kullanımı biraz karmaşık.
ATIŞ TESTLERİ
Silahın paket donanımındaki Harris Br bipod (çift ayaklı) sehpadan başka, silah üzerinde bir de iyi bir dürbün vardı: Diamant firması tarafından ithal edilen Sightron SIII 10-50×60 mm dürbün Moa-2 iç taksimatlı ve aydınlatmalı. Atışlarda maalesef sadece piyasa işi fişekleri kullanmak zorunda kaldım. Bunlar: İtalyan malı ve askeri türevli olan, 16,2 gramlık Lapua Lock Base mermili Northwest fişekler ile, yine 16,2 gramlık Sierra Matchking Hpbt mermili yeni Sellier amp; Bellot fişeklerden oluşuyordu. Silahın omza oldukça güzel oturuyor olması ve dürbünün kolay ayarlanabilen tipte olması sayesinde daha birkaç atış sonra silahı önce 100 metreye göre, sonra da 300 metreye göre ince ayar yapmam zor olmadı.
Testleri yaptığımız gün havanın çok soğuk olması biraz rahatsız etti, çünkü namlunun yeterince ısınmaması nişan almayı zorlaştırdığı gibi dürbünün büyütme oranını 50x değerden 20x değere indirmek zorunda kaldım.
100 metre mesafeye yaptığım ilk ayar sonucu gerçekleştirdiğim atışlarda isabet hassasiyeti, namlu ağzı freninin fonksiyonunu layıkıyla yerine getirmesini, geri tepmeyi gerçekten yumuşatarak omzuma adeta .243 Winchester kalibreli bir karabinanınki kadar darbe yansıtmasını takdir ettiğimi belirtmeliyim.
300 metreden atışlara geçtiğimde de silah hemen kalitelerini gösterdi ve Northwest fişeklerle yaptığım 5 atışlık serilerde grupmanların çapları genelde 50 mm içinde kaldı. Aynı mesafeden Samp;B fişeklerle yaptığım beşerlik serilerde grupmanlar en fazla 40 mm çapındaydı ve hatta 5’lik bir seride 28 mm çapında grupman yakaladığımın altını çizeyim.
Boş kovanların üzerindeki is izleri boyun kısmının ilk birkaç milimlik bölümünde sınırlı idi, iğne izlerinin de derin ve merkezi olduklarını gördüm. Tek küçük hatayı şarjörün giriş yuvasına atfedebiliriz, zira ölçüler minimum tutularak yani çok dar yapılmış olduğundan, şarjör değiştirirken biraz soluklanmanızı gerektiriyor. Fişek besleme sistemi sorun çıkarmadan çalıştı, kovan çıkartma ve atma hareketleri ise kurma kolunun da oldukça iri olması nedeniyle her zaman mükemmel şekilde gerçekleşti. Daha önce de belirttiğim gibi, emniyet sistemiyle ilgili tereddütlerim dışında, bütünü halinde değerlendirmek gerekirse Voere Lbw-Match bugün piyasada satılan karma (taktik ve/veya sportif) kullanımlı karabinalar içinde en tamamlanmış olanlardan biri.
Silahın, ayarlanabilen dipçik ve kabzası sayesinde atıcıya yüksek derecede adaptasyon sağlama özelliği ve namlunun farklı kalibrede olanlarla hızlı şekilde değiştirilebilme olanağı, Lbw-m modelini klasik Accuracy ve Sako karşısında en ilginç alternatiflerden biri haline getiren unsurlar oldukları gibi, en güçlü rakipleri olan Unique ya da Peter Stahl gibi niş karabinalarla da rekabet edebilmesine katkı sağlıyorlar.