Tabanca formatındaki “makinelilerin” en fonksiyonel örneklerinden biri: Belki de zayıf olmakla birlikte yaygın bir çap seçimiyle üretilmiş olması ve devrinin çok ötesindeki modern tasarımı onu eşsiz kılan özellikleriydi. 20.yüzyılın soğuk savaş ve terörizm yıllarında başrolde olan bu silaha koleksiyoncular şimdi küçük bir Çek firması sayesinde sahip olabilirler.
Skorpion 20.yüzyılın en farklı askeri silahlarından biriydi. Ellili yılların sonunda o zamanki adıyla Çekoslovakya’da üretilmiş ve içinde tabanca ile makinalı tüfek özelliklerini barındıran bir silah olarak lanse edilmişti. O yıllarda Rus tasarımcıların Steckin ile, Almanların da otuzlu yıllarda Mauser Schnellfeuer ile yapamadıklarını Çekler bu silahla fazlasıyla yapmışlardı. Bugün, soğuk savaş yıllarına tanıklık eden bu silahın sivil pazara hitap eden güzel bir replikasına, küçük ama dinamik bir şirket olan “Czech Small Arms” sayesinde koleksiyoncular kolayca sahip olabilirler.
TUHAF BİR SİLAH
Bu askeri silahın orijinali eski Çekoslovakya’da 1958 yılında İçişleri Bakanlığının sıkı kuralları çerçevesinde tasarlandı. Bu kurallara göre silah 7,65 mm Browning çaplı olmak zorundaydı, ağırlığı 1.000 ile 1.200 gramı geçmeyecek, toplam uzunluğu 250 ile 440 mm (açık/kapalı dipçik) arasında kalacak, maksimum yüksekliği 150 mm olacak, hareket alanı 100 metre, şarjörleri 8-10 ve 20-25 fişek kapasiteli ve ateş etme modu seçme özellikli olacaktı. Bu projeyi yürütme görevi Miroslav Rybar’a verildi. Yardımcılığını öncelikle Otakar Galas, bir ölçüde de (VZ 58 saldırı tüfeğinin tasarımcısı) Jiri Cermak yapacaktı. Bu ekip çalışmalarını 1961 yazında tamamladı. Silahın üretimi ise 1963 yılında (Uhersky Brod’daki Ceska Zbrojovka fabrikasında) başladı. Üstte de belirttiğimiz gibi silahın özellikleri bir tam otomatiğe kıyasla farklı ve atipikti. Nitekim silah bir tam otomatik ama, koltuk altı kılıfında aynen bir tabanca gibi taşınabilir ve aynı zamanda “submachine gun” olarak adlandırılan silahların yüksek ateş gücünü kullanıcısına sunabilir. Çap seçimi bazı çevrelerce fazla zayıf olduğu gerekçesiyle eleştirilmişti, ama aslında bu tercih gerek silahın bu küçük boyutlarını koruyabilmek, gerek peş peşe, yani tam otomatik tipi atış eylemini kontrol edebilmek ve gerekse o devirde (hatta bugün bile) Avrupa’nın sosyalist ya da kapitalist bir ülkesinde belli türden bir operasyon yaparken yerinde mühimmat ikmalinde zorluk yaşamamak gibi amaçlara hizmet ediyordu.
1. |
2. |
3. |
4. |
1 ve 2. CSA modelinin iskeleti ile (en üstte) orijinal VZ 61 modelinin iskeleti (yukarıda) arasında karşılaştırma yapılırsa, ilk başta bunların ilkinde tam otomatik atış hızını yavaşlatma tertibatı (üstte sağda) monte etmek için hazırlık yapılmadığı görülür. Ayrıca, aynı dönüş alanına sahip olsa da, atış modu seçicisi de farklı çalışma sistemine sahip.
3 ve 4. Emniyeti (solda) devreye aldığınızda sürgü tutma mandalının yukarı kalktığını ve sürgüyü kapalı durumda kilitlediğini görüyorsunuz.
CSA firması tarafından üretilen replika bu askeri silahın orijinalinin görünümü ve teknik özelliklerine sadık kalıyor. Buna çubuk şeklindeki katlanır tipte dipçik de dahil. Ama masif çelikten işlenerek elde edilmiş gövde doğal olarak sivil pazara göre tasarlanmış ve dolayısıyla sadece iki pozisyona (emniyet ve tekli atış) ayarlı bir seçim düğmesi mevcut. Ayrıca kabzada tam otomatik atışı yavaşlatıcı yuvası da yok. O devirde Çekoslovak teknisyenler VZ 61 modelinin kontrol edilebilirliğini yükseltmek için ilginç bir tertibat tasarlamışlar. Bu tertibat, sürgünün sıkıştırdığı kabza içindeki yaylı piston tekrar açılıp sürgüyü serbest bırakana kadar sürgüyü açık durumda tutuyor. Bu yavaşlatıcı tertibat donanımına rağmen orijinal silahın ateş gücü dakikada 750 atış gibi son derece önemli bir hıza sahipti. Tabii olarak yarı otomatik atışta bu tip bir tertibatın hiçbir yararı olmayacağından bu replikada yeri ve montaj pimleri öngörülmemiş. Çalışma sistemi açısından, silah aslında 7,65 çapında normal bir tabancadan pek farklı sayılmaz. Sürgü blowback tipi basit geri tepme sistemiyle kapanıyor, ateşleme sistemindeki çarpma eylemi ise dahili bir horozla yerine getiriliyor. Şarjör kabzanın hemen önüne yerleştirilmiş, çift sıralı ve 10 ya da 20 fişek kapasiteli (silahla birlikte bir kısa iki uzun şarjör veriliyor). 7,65 Browning gibi semi- rimmed (yarı tablalı) bir fişekle kullanılabilmesi, yani çift sıralı-yüksek kapasiteli (ve üstelik dönüşümlü mermi sunan) bir şarjöre pek uygun olmayan bir fişeğe uyum sağlaması için silahın şarjörü düz değil eğri şekilde dizayn edilmiş.
Sürgü prizma formunda ve kütlesi ileri alınmış tipte. Başka deyişle (ikinci dünya savaşına kadar üretilen tam otomatiklerden farklı olarak), sürgü kısmen namluyu sarar şekilde uzanıyor ve kapladığı alanı sınırlı tutuyor .Sürgünün kurma amaçlı geri dönüş hareketi bir mil üzerinde çalışan iki ayrı geri getirme yayı tarafından sağlanıyor. Belki de bu fikir Çekoslovak tasarımcılara (savaş sonrası bu ülkede montajı yapılan ve çok kullanılan) Walther P38’i inceledikten sonra gelmiştir! Sürgü baskı saç malzemeden elde edilmiş bir yuva içinde ileri geri hareket ediyor ve bu kabuk aynı zamanda çerçevenin üst kısmını oluşturarak, ön tarafta namluyu tutuyor, üst tarafta ise hem nişan düzeneklerini taşıyor, hem de dipçiği kapalı durumda tutan lastik dişleri barındırıyor. Sürgünün kurulması saç kapağın iki yanındaki kanalları içinde gidip gelen konik düğmeler aracılığıyla yapılabilir. Ergonomi açısından çok konforlu bir çözüm sayılmasa da (özellikle eller terli veya eldivenli iken), yine de gizli taşınabilmesi hedeflenmiş bir silahın boyutlarını sınırlı tutma amacıyla bağdaşıyor. Silahta son fişeğin yakılmasıyla birlikte gerdelin otomatikman devreye soktuğu bir hold open (sürgü tutma mandalı) mevcut. Sürgüyü tekrar kapalı duruma getirmek için yine kurma düğmelerine müdahale etmek gerekiyor. Ama şarjör dolu durumdayken (ya da takılı değilken) bile, sol tarafta şarjör ağzının arkasında bulunan kare şeklinde tırtıklı butonu yukarı iterek sürgüyü elle açık durumda tutmak mümkün. İşin ilginç tarafı, emniyeti devreye alınca hold open mecburi olarak yukarı çıkıyor ve sürgüyü kapalı konunda kilitliyor. Böylelikle silahı taşırken kazara açılması da önlenmiş oluyor.
Sökme işlemine yönelik mekanik tasarım ise kesinlikle çok ileri (hatta fütüristik). Bütün sisteme şarjörün hemen önünde bulunan saplama pimden kumanda ediliyor. Bu pimi sola doğru çekip çıkardığınızda saç kapak serbest kalıyor ve birkaç milim ilerletildiğinde arka ucunu çerçeve içindeki yuvasından kurtarıyor. Böylelikle öne doğru kırılıp bütün mekanik aksamı açığa çıkarıyor. Bu noktada sürgü, kurma düğmeleri rayların arka ucundaki yuvalarıyla aynı hizaya gelene kadar, geriye doğru dayanma noktasına kadar itiliyor ve yerinden çıkıyor. Fotoğraflardan da görülebileceği gibi, iki adet kurma düğmesi hariç ortada ufak tefek parçalar yok, silah ve alt grupları ise üç parçadan ibaret: Silahın kendisi, sürgü mili-geri getirme yayları grubu ve şarjör. Sökme pimini kaybetme ihtimali yok, namlu kapağı da gerçek iskeletten ayrılabilen bir parça değil. Silahı sökme işlemi yeniden monte etme işleminden daha basit ve kolay.
NİŞAN DÜZENEĞİ VE DİPÇİK
Kullanılan nişan düzeneği muhtemelen VZ 61’in submachine silah tanımlamasına en uygun parçaları. Arpacık çubuk tipinde, yanlarında yer alan iki adet koruyucu kanat aynı zamanda kırılarak katlanan dipçik için tutucu klips görevi görüyorlar. Gez ise “L” şeklinde katlanabilen ince levhalardan oluşuyor, 75 ve 150 metre mesafelere ayarlanmış iki referans noktası var. Zaten bu mesafelerin üstüne atış yapmayı düşünmek kullanılan fişek dikkate alındığında biraz fazla iyimserlik olur. Ancak bu arada namlu uzunluğunu da dikkate almak gerekiyor. Silahın namlusu 7,65’lik “gerçek” tabancaların namlusundan (biraz) daha uzun ve dolayısıyla saniyede birkaç metre de olsa, bu modası geçmiş ama halâ iyi iş gören mermileri hedefe daha hızlı atabiliyor.
Zaten bir Scorpion’un 150 metre uzağındaysanız siperde sayılmazsınız. Tetik mekanizmasına gelince, askeri bir silah için yeterince tipik sayılır. İki kademeli tetiğin düşürme ağırlığı göreceli olarak fazla olsa da, birkaç el ateş ettikten sonra alışıyorsunuz. Koltuk değneğini andıran özel dipçik de kendisinden bahsedilmeyi hak ediyor, çünkü gerçekten orijinal. Silahın toplam ağırlığını düşük turmak amacıyla dipçik alüminyumdan yapılmış. Açık pozisyonda tutulması için iki adet kolunun silahın sabitleme bloğundaki oyuklarına geçmesi gerekiyor. Dolayısıyla, dipçiği kapatmak için bu iki kolu mafsala yakın bir noktada ilgili yayı sıkıştırarak birbirine yaklaştırmak, sonra da yukarı ve öne doğru döndürmek gerekli. Dipçik tamamen kapalı konumdayken arpacığın yanlarındaki kanatlara sabitlenmiş durumda kalıyor. Yeniden açmak için, dipçiğin “kambur” kısmına yukarı yönde bir darbe vurmanız yeterli.
Dipçik kapalı durumdayken olabildiğince kompakt bir silah
Gez “L” şeklinde ince levhadan, 75 ve 150 metrelere ayarlı
Dipçiğin arka ucundaki “kambur” iki fonksiyona sahip: İlk fonksiyonu silahı omuza yaslamayı sağlamak, ikincisi ise zayıf elin işaret parmağını tam otomatik atış sırasında dipçiğin “U” eğrisine takmak ve namlu şahlanmasını daha iyi kontrol edebilmek. Önce bu işleve tereddütle yaklaşsak da, parmağın namlu ağzına oldukça yakın konumda olması nedeniyle, denediğimizde bu tip bir desteğin rasyonel olduğunu gördük. Zayıf eli başparmağınızın üst tarafıyla gövdenin ön ucuna yasladığınızda etkili bir çekiş noktası yakalıyorsunuz. Nitekim, doğru atış pozisyonuna uyduğunuzda, elinizin namlu ağzından çıkan mermiye herhangi bir katkısı olmuyor ve parmağınızı dipçikteki eğri yuvadan çıkarttığınızda sıcak namlunun temas halinde elinizi yakma tehlikesini göz önünde tutmanız gerekiyor.
ATIŞ TESTLERİ
Silahı denemek için ithalatçı firma Nuova Jager’in kendi bünyesindeki küçük poligona gittik ve Basaluzzo’da bulunan bu atış sahasında bir dizi nişan alarak atış denedik, bir dizi de 15 metreden iki elle destekli ve dipçik kapalı konumda serbest atış yaptık. Yandaki çıkıntılar fazla tutuş sağlamasa da, dipçiği kullanım kılavuzunda gösterildiği gibi zayıf elinizle sıkıca kavradığınızda sürgüyü kurmak zor olmuyor. Hızlı atışlarda silahın kontrol edilebilirliği çok yüksek. Normal bir tabancaya kıyasla bunun daha ağır olması 7,65 çaplı tabancalardaki sert tepmeleri yumuşatıyor. Ama normal bir 7,65 tabancaya göre bunun kabzasının çok dikey pozisyonda olması işi biraz güçleştiriyor. Bunun nedeni, VZ 61’de kabzanın ahşap kapaklarının atış hızı düşürücüsünün etrafına sarılı durumda olması.
Silahın normal sökülmüş hali görülüyor. O devrin de gerekleri olarak, bakımı kolaylaştırmak için silah hemen birkaç parçaya ayrılır şekilde tasarlanmış. İkili geri getirme yayı sürgüye bağlantılı, namlu kapağı ve sürgü ise iskelete bağlanmış durumda. Silahı tornavida ve araç kullanmadan, elinizle kolayca sökebiliyorsunuz.
Bu tertibat nedeniyle daha fazla açılı kabza dizayn etmek bu silah için oldukça zor. Bununla birlikte kabzanın eli iyi doldurduğunu, hatta eli küçük atıcılara bile fazla sorun çıkarmayacak yapıda olduğunu belirtelim. Atışlarda silah gerektiği gibi çalıştı ve gömlekli çekirdekli fişeklerle yaşadığımız bir çift besleme sorunu dışında başka aksaklık yaşanmadı. Halbuki şarjörden fişek yatağına fişek sürüm açısının fazla olması nedeniyle kurşun çekirdekli Fiocchi fişeklerde sorun yaşayacağımızı sanmıştık. Kovanlar hiç sorunsuz tam dikey yönde atıldılar ve poligonun alçak tavanlı olması bu açıdan küçük bir sorun yarattı. Dipçiği kapalı silahla yeterince haşır neşir olduktan sonra, dipçiği açıp biraz da omuzlayarak atış denemeleri yapmaya karar verdik.
Dipçik açılmış durumda iken silah haliyle daha kontrol edilebilir duruma geliyor, ama omzunuza dayadığınızda, dipçik iskeletinin kısa oluşu (250 mm) kendisini hissettiriyor ve gezle hedefe odaklanmakta güçlük yaşıyorsunuz. Bizim şahsi kanaatimizce, dipçik açıkken yapılan atışlar omuzda nişan alarak değil, sadece arpacıktan yararlanarak sezgisel atış şeklinde yapılmalı. Tabii silahın kullanıldığı devirde taktik operasyonlarda çok değerli birkaç santimlik odaklanmayı sağlayabilmek için dipçiğin arka kısmını çene veya elmacık kemiğine dayayarak nişan alındığını biliyoruz. Silah elbette yüksek performansa sahip değil, ama her halükarda kullanırken ve özellikle 20 fişek kapasiteli şarjörleri seri şekilde boşaltarak yapılan serbest atışlarda keyif veriyor. Tabii bir de tarihe mal olmuş bir parça!
BU MODELİN ABİLERİ
VZ 61 modelinin ilk kez tasarlandığı günlerde eğilim 7,65 mm Browning yönünde olmakla birlikte, sonraki yıllarda Skorpion modelinde daha iri çaplar da kullanıldı. İlk önce 1968 yılında VZ 64 modeli kısa 9 mm olarak çıktı, onu 9 mm Makarov çapında VZ 65 modeli izledi, sonra da 9×19 mm Parabellum VZ 68 modeli üretildi. Skorpion’un baş tasarımcısı olan Miroslav Rybar’ın 1970 yılında 46 yaşındayken hayatını kaybetmesinden sonra, 9 mm Makarov ve 9 kısa çaplı modeller yeniden elden geçirildi ve sırasıyla VZ 82 ile VZ 83 modelleri üretildi. Doksanlı yılların sonuna gelidiğinde, CZ teknik ekibi bu kez 9 parabellum versiyonuna el attı ve polimer kabza ile gövdenin ön tarafına Picatinny kızak monte edilerek güncellenen bu model 2003 yılından itibaren military amp; law enforcement pazarında satılmaya başlandı. 2005 yılında, yine 9×19 mm versiyonunun geliştirilmiş modeli olan teleskopik dipçikli, yanda ve altta Picatinny kızaklı, açılı tabanca tipi kabzalı ve önde çıkartılabilen tipte kabzalı XCZ 868 modeli piyasaya çıktı.
Resimde 9×19 mm çapındaki modeli daha gelişmiş ve modern versiyonu XCZ 868 görülüyor (Ceska Zbrojovka arşivi)
9×19 mm çapındaki CZ Skorpion modelinin 2003 yılında güncellenmiş olarak üretimine başlanan versiyonu (Ceska Zbrojovka arşivi).