Avrupa ceviz ağacından elde edilen ahşap üreticilerin tercihi. Peki neden? Bu ağacın birçok farklı kategorisi ve (başarılı veya başarısız) taklitleri var. Bu yazımızda dipçiğin hammaddesini ve özelliklerini ele alıyoruz.
Günümüzde her şeyin en iyisini aramak git gide vazgeçilmez bir alışkanlık haline geldi; aynı şekilde tüfeklerin ahşap kısımlarının kalitesi ve estetiğine büyük önem veren tutkunların sayısı da giderek arttı. Öyleyse bu konuda sadece uzmanlarının sahip olduğu bazı bilgileri biz de edinelim istedik. Tüfek dipçikleri için hali hazırda kullanılan yegane ağaç ceviz (juglans regia). Buna alternatif oluşturmak için bazı farklı ağaçların kullanımı yoluna da gidildi ve örneğin zeytin ağacı kullanıldığında estetik açıdan olumlu sonuçlar alındı: Bu ağacın açık/ koyu kombinasyonlu altın sarısı damarları özellikle yağla uygulanan yüzey işçiliğine çok iyi yanıt verdi, ama bu ağacın cevize oranla oldukça fazla olan özgül ağırlığının silahın toplam ağırlığına etkisi fazla oldu. Diğer bir olumsuzluk bu ağacın kerestelerinin çok sayıda hata içermesi ve ıskartaya ayrıma nedeniyle üretimsel verimliliğin düşük olmasıydı. Ceviz ağacına diğer “zayıf” bir alternatif, havalı tüfeklerde kullanılan kayın ağacı oldu. Altmışlı yıllarda kayın ağacı Franchi firması tarafından Cadet modelinde de kullanıldı, çünkü maliyette yaklaşık %30 kadar bir düşüş elde ediliyordu.
Ceviz dipçikler yan yana. Soldan başlayarak Avrupa cevizi, Amerikan Black ve Amerikan Claro.
Teknik açıdan bakıldığında, kayının özgül ağırlığı da cevize oranla yüksek olmasına rağmen yarı otomatik silahlarda pek bir sorun yaşanmadı. Ama özgül ağırlıktan ziyade bu sefer devreye estetik görüntünün yetersizliği girdi, çünkü en ufak damara bile sahip olmayan bu ağaçtan yapılan dipçikler dümdüz bir “tahta” gibiydi. Avrupa cevizine kısmen de olsa alternatif olabilecek yegane ağaç Amerika’dan geliyor. Amerikalı üreticiler genelde iki tip ağaç kullanıyorlar: “Black” olarak adlandırılan siyah ceviz (juglans nigra) ve “Claro” olarak adlandırılan açık renkli ceviz (juglans hindsii). Siyah ceviz doğal haliyle Amerika’nın merkezi eyaletlerinde, özellikle de Kansas, Iowa ve Missouri’de yetişiyor. Açık renkli olan Claro ise ağırlıklı olarak California’da bulunuyor. Kalite açısından Avrupa cevizi ile kıyaslanamasalar bile, estetik açıdan bu cevizlerin göz alıcı oldukları bir gerçek. Bunlar damarlı olmaktan ziyade, alev tipi desenlere sahip ağaçlar. Sşyah cevizin özgül ağırlığı açık renkli olana göre daha fazla. Black daha çok süperpoze tüfeklerin dipçiğinde, Claro ise yarı otomatiklerindekinde kullanılıyor. Doğal olarak dayanıklılıkları hep dipçiğin kalınlığına, hem de ağaç liflerinin yönüne göre değişiyor.
Cevizin çok değerli olan köklerini elde etmek için ağaç gövdesinin etrafı kazılıyor.
Ne var ki bizim ulusal üreticilerimiz bu ağaçları özellikle de süperpoze tüfeklerin dipçiklerinde kullanmak istemiyorlar. Ancak birkaç yıldan beri kullanıcılarda hafif tüfek kullanımına doğru görülen eğilim nedeniyle, bazı üreticiler açık renkli Claro cevizi yarı otomatiklerin “light” tiplerinde kullanmaya başladılar, zira bu şekilde 50 gram kadar daha hafif dipçikler elde edebiliyorlar. Bu arada önemli bir noktaya da değinelim: Açık renkli Claro ceviz meyve vermediği, koyu renkli Black cevizin ise meyve verse de bunun pek kaliteli bir meyve (ceviz) olmaması nedeniyle, California eyaletinin bazı yerlerinde Claro cevizle Avrupa cevizini aşılama yoluna gidilmiş. Bu ağaç çok hızlı büyüyen ve gelişen bir bitki türü olduğu için, yetiştiriciler birkaç seneye kalmadan bu aşılamanın olumlu neticesini göreceklerini umuyorlar. Bu ağaçlar kesildikten sonra üzerinden yirmi otuz yıl süre geçtiğinde “Fransız cevizi” olarak adlandırılan bir kereste elde ediliyor ve bu kereste estetiği, dayanıklılığı ve ağırlığı ile Avrupa cevizine neredeyse bire bir benziyor. Tabii araştırmaların da sonu gelmiyor: Alternatif arayışları içinde Afrika ve Latin Amerika’da yetişen bazı egzotik ağaçlar da denendi ama olumlu sonuç elde edilemedi. Kısaca Avrupa cevizi ile estetik, ağırlık ve dayanıklılık açısından boy ölçüşebilecek bir ağaç şu ana kadar bulunabilmiş değil.
DİPÇİKLERİN KAYNAĞI
Kökü Güney-Doğu Asya’ya dayanan Avrupa cevizi güney yarım kürenin nispeten daha sıcak ülkelerinde yetişiyor ve dolayısıyla Batı Avrupa’dan Hindistan’a kadar uzanan geniş bir alanda bu ağaca rastlamak mümkün oluyor. Bu ağacın gövdeleri, doğaları itibarıyla dış yüzeylerinde beyaz bir tabakadan oluşan dairesel bir bölüme sahiptir ama bu bölüm dipçik ve diğer ahşap eşya yapımına uygun değildir. Bu nedenle tüfek dipçikleri (ve diğer bazı ahşap eşyada) oldukça yaşlanmış ve büyümüş ağaç kütükleri tercih edilmektedir. İlk başlarda ceviz ağacının en başta gelen tedarikçisi Fransa idi. Burada hammadde tükenince Balkanlara geçildi (eski Yugoslavya, Yunanistan, Makedonya). Ama yaklaşık 40 yıldan beri bu konuda baş tedarikçi Türkiye. Doğu Anadolu bu ağacı işlemeyi öğrenmiş ve geliştirmiş olan küçük marangozhane ve oymacıların çok sık bulunduğu bir yer. Silah üreticilerinin en başta gelen tedarikçileri bu bölgede bulunuyor. Burası oldukça yüksek rakımlı bir bölge ve deniz seviyesinden 1.000 ile 2.000 metre yükseklikte yer alıyor. Hayret edilecek bir şey ama, böyle dağlık, kayalık ve yüksek bir bölgede bir yığın iklimsel zorluklarla mücadele ederek büyüyen ve gelişen bir sürü asırlık ceviz ağacı var.
Harika bir ceviz kökü (radika) kesim aşamasında. Gövdenin dış tabakası (gömleği) dipçik ve kundak yapımında kullanılamıyor.
İşte böyle ağır ve zor koşullarda yetişen cevizler estetik açıdan en iyi sonucu veriyorlar. Ne yazık ki artık bu bölgede de mevcut ağaç sayısı giderek azalıyor ve zaten bu nedenle bir çok ülke bu konuda bilgi edinerek pazara yeni alternatifler sunma çabasına girdi. Bu bölgeye alternatif olabilecek yegane coğrafi alanlar bugün için Kafkasya ve Kaşmir bölgesi. Yani Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelerin sınırları içinde yer alan makro-coğrafi alanlardan bahsediyoruz. Bu durumda ürün satın alanlar için, bu ülkelerde farklı çalışma alışkanlıkları olan küçük üreticilerle ticari ilişkiler kurma, gidip gelme, nakliye ve lojistik zorluklarla başa çıkma gibi sorunları tahmin edebilirsiniz. Dolayısıyla bütün bu güçlüklerin kaçınılmaz olarak fiyatlara yansımasını düşünmek mantıksız olmayacaktır. AĞAÇ NASIL KESİLİYOR En üstün kalitede ahşap ağacın kök kısımlarından çıktığı için, ilk yapılacak iş ağacın toprağa saplandığı noktada etrafının kazılması ve köklerinin açığa çıkarılması, daha sonra da uygun ebatta olan köklerin kesilmesi. Ağacın yüksek kalitede kereste veren diğer bir kısmı gövdesinin dallara ayrıldığı tepe noktası. Bu bölüm de uygun ebatta levhalar çıkartılabilecek şekilde kesiliyor.
Resimde dipçik taslakları çıkarmak için bir levha üzerinde yapılan kesim çalışması görülüyor.
Bir sonraki aşama en kritik olanı ve dolayısıyla bu safhada sadece deneyimli işçiler görev alıyor: Kerestelerden (süperpozelere, yarı otomatiklere ve yivlilere uygun) dipçik profilinde parçalar elde etmeye yönelik dilimleme ve kesim işlemi. Burada en önemli nokta ahşap tabladaki kusurları tespit etmek ve damar dağılımını iyi ayarlamak. Kaba dipçik taslağını kesmek kolay, ama önemli olan 5.numara ürün alınabilecek bir tabladan 3.numara ürün alarak keresteyi ziyan etmemek. Çünkü kalite sınıfları arasındaki fiyat farkı bir hayli yüksek.
“French” (Fransız) cevizi gövdeleri kamyona yüklenmiş. Aşılama noktaları açıkça görülüyor. “Aşılanan” Claro adı verilen açık renkli ceviz, aşı veren ise Avrupa cevizi.
Gözden kaçırılmaması gereken diğer bir nokta, ağacın liflerinin yönüne dikkat etmek. Bunların dipçik boyuna göre uzunlamasına yönde olmaları gerekiyor. Yani örneğin bir süperpozenin dipçiği kabza hizasında diklemesine damar barındıramaz, zira ateş etme reaksiyonuna direnci düşük olur. Ağaç liflerinin tüfek eksenine paralel şekilde dipçik üzerinde uzunlamasına dizilmiş olmaları geri tepme etkisini sönümleyici bir rol oynuyor ve namlu şahlanmasını azaltıyor. Kesme işlemi sona erdiğinde dipçik taslakları yaklaşık 70 saat süreyle “buharlama” işlemine tabi tutuluyor: Çok fazla damar içeren tahtalarda estetik özelliklerine zarar vermemek için bu süre biraz daha kısa tutuluyor.
Türkiye’de çekilmiş fotoğrafta çok iri bir ceviz gövdesi görülüyor.
Bu işlemin amacı ahşaplarda daha eşit bir renk dağılımı sağlamanın yanı sıra, ağacı güve ve benzeri parazitlerin saldırısından uzak tutmak. Buharlama işlemi sona erdikten sonra dipçik taslağı büyük oranda nem emmiş olduğundan, gereken önlemleri alarak kurutma aşamasına geçmek gerekiyor. Bunun için önce ahşap parçanın baş ve taban kısmı, yani gövdeyle birleşecek kısmı ile omuza gelecek bölümü sıvı parafinle sıvanıyor. Bilahare, kurutma evresinin ilk bölümünün ağacı hava akımına fazla maruz bırakmadan yapılması gerekiyor, zira aşırı kurutma işlemi ahşabın yüzeyinde lekeler veya çatlaklar oluşturabiliyor. Oldukça uzun süren doğal kurutma evresi yerine bazen kontrollü ısılarla programlanabilen fırınlar kullanılabiliyor. İşlem doğru yapıldığı takdirde doğal kurutma ile fırınlama arasında fazla bir fark ortaya çıkmıyor. Eğer işlem hatalı yapılırsa, dipçiğin elde işlenmesi sırasında bazı kusurlar ortaya çıkabiliyor.
AHŞAP SINIFLARI
Dipçik taslaklarının sınıflandırılmasında estetik görünüm birinci planda tutuluyor. Damarlar ve renkler arasında minimum ton farkları olan tahtalarla, açık ve koyu damarları arasında önemli kontrastlar olan ve belirgin kıvrımlara sahip tahtalar (değerli radikalar, yani kökler) birbirinden ayrılıyor. Bütün estetik değerlendirmelerde olduğu gibi, burada da kesin karar kişisel oluyor ve özellikle çok yüksek kalitede ürünlerde olağan bazı kriterlere göre karar veriliyor. Genelde ticari olarak değerlendirme puanı küçükten büyüğe gider şekilde altı kategoriye bölünüyor: 1, 2, 2.5, 3, 4 ve 5. Numara. Bu şekilde ortaya çıkan dipçik taslaklarını satın alan firmalar da bunları kendi gereksinimlerine ve kullanacakları tüfek tiplerine göre bir takım sınıflandırma ve ayırma işlemlerine tabi tutuyorlar.
Black cevizden dipçik taslağı | Avrupa cevizinden dipçik taslağı |
Claro cevizden dipçik taslağı | French cevizden dipçik taslağı |
Bunun sonucunda bazı tüfeklerde 3. Numara ortadüşük kalite dipçik bulunurken, bazılarında yine 3.numara ama orta-yüksek kalite dipçik olabiliyor. Kimi üretici firmalar ise kataloglarında bu tip rakamlı bir sınıflandırma yerine kalite belirten farklı terimler kullanmayı tercih ediyorlar (özel seçim, süper, lüks, vs gibi). Bu tip sınıflandırmaları anlayabiliyoruz, zira ağacın belki de 1 ile 50 arasında sıralanabilecek kadar geniş bir kalite skalası var, ancak müşteriler için belli standartlar içerisine daha net şekilde yerleştirilmiş kalite sınıfları olması daha iyi olur sanırız. İngiliz geleneğinden türeyen bir talep olsa gerek, bazı müşterilerin ikiz tüfekler olarak adlandırılan, yani her şeyi ile birbirinin aynısı tüfekler talep etmeleri söz konusu olduğunda, birbirine tıpa tıp benzeyen dipçikler bulmanın zorluğu nedeniyle bu tip “ikiz” tüfeklerin fiyatı da son derece yüksek oluyor.
Ceviz damarlandırma işlemi
Değerli ahşap aksama sahip tüfeklere olan ilginin ve talebin giderek büyümesi, buna karşılık hammaddenin ise gitgide azalması sonucunda yükselen fiyatlar, daha 2000 yılına varmadan pazarda belli bir durgunluğa yol açmıştı. Silah üreticileri pazara cevap vermekte zorlanıyor, fiyatları kontrol edemiyorlardı. İşte tam da 1995 ile 2000 yılları arasında Luciano Camaini adlı bir İtalyan el sanatları ustasının kafasında dahiyane bir fikir parıldadı. Epey deneyler ve uygulamalar yaptıktan sonra, tüfek dipçiklerine yönelik bir “damarlama” işlemini hayata geçirdi. Öncelikle sadece Beretta firması tarafından “Extra wood” tanımlaması ile uygulanan bu teknik, kısa zamanda yayılarak diğer birçok üreticinin de uygulama alanına girdi. Bu metot “Transfer Water Technology” (TWT) olarak adlandırıldı.
Metodu anlayabilmek için birkaç sene geriye gitmek gerekiyor: Doksanlı yılların başlarında ABD pazarı sivil kullanım amaçlı ve üzeri kamuflaj desenli silahlar talep etmekteydi ve kamuflaj renklerinin kullanılacakları yere uygun olması isteniyordu (muhtelif modelleri önce “Real Tree”, sonra da “Mossy Oak” geliştirmişti). Ama tüfek yüzeylerine bu işlemi uygulayacak endüstriyel bir uygulama veya metot henüz mevcut değildi. Bir fuarda TWT metodunu inceleyen Camanini, silahlarda kamuflaj desenli yüzeylerin büyük bir potansiyeli olduğunu sezmişti. Böylece metodun patentini aldı ve denemelerine başladı. Azmi, iradesi ve hiç kuşkusuz kapasitesi sayesinde sistemi geliştirerek endüstriyelleştirdi ve haklı çıktı. Böylelikle kamuflaj yüzeyli silah üretimi patladı.
Lancelotti Mara srl firması tarafından TWT işçiliği görmeye hazır dipçik | Aynı dipçiğin henüz hazneden (küvetten) çıkmış hali |
Bu sitem esas itibarıyla, istenen grafik desene sahip bir film tabakasının silah yüzeyine üç boyutlu olarak uygulanmasından ibaret. Önce yüzeye tutucu bir cila uygulanıyor, daha sonra da bir kat astar atılıyor (uygulama yüzeyinin dipçik, namlu, vs olması fark etmiyor). Nihai rengin hangi tonda olacağını atılan astarın tonu belirliyor. Bir sonraki aşama önceden belirlenen desenin gerçek anlamda uygulanışından oluşuyor. Bunun için, üzerinde desenler olan ve suda çözünen özel bir film tabakası kullanılıyor. Bu film içi su dolu bir haznenin su yüzeyine konuluyor ve üzeri bir aktivatör madde ile kaplanıyor. Daha sonra üzerine uygulanacağı nesne suya daldırılıyor, film tabakası su içinde eriyor ve üzerinde taşıdığı mürekkepli desenler nesneyi sararak üzerine yapışıyorlar. Bu şekilde sudan çıkarılan nesneye nihai işlem olarak son kat şeffaf vernik tatbik ediliyor ve uygulama tamamlanmış oluyor.