Aslına bakılırsa ileri teknoloji sportif atıcılıkta performansı destekler gibi görünür. Ama işin aslı öyle değildir.Özellikle eski teknolojilerle antrenman ve müsabakaya katılanların birden yüksek teknolojiye adapte olmaları kolay olmamaktadır. Sporcularımızın yeni teknolojilerle buluşması sağlanmalı ama geçiş konusu bir plana bağlanmalıdır.
Hedefe daha yüksek isabet ettirme beklentisi yükseldikçe teknolojik destek yanında psikolojik yardımların da gerekliliği ortaya çıkıyor. Yüksek teknolojik silahlar ve malzemelere karşın biyolojik bir yapıya sahip sporcular bazen yarışma kaygısı içinde olmaktadırlar. Bu durum anlık olabileceği gibi sürekli olarak da karşımıza çıkabilir. Bu durumda bir psikolog yardım için çağrılmalıdır.
Ama bunların yanında psikolojik destek için gelen bir uzmanın, atıcılığın nasıl bir spor olduğunu bilmesi gerekir. Atıcılık yalnızca silahın hedefe yöneltilip çeşitli özellikteki araçların kullanılması değildir. Havalı veya ateşli silahların gerek antrenmanda gerekse müsabaka esnasındaki kullanımı çok farklıdır. Zamana bağlı atışlarda, yükselen kalp atım sayısının kontrol edilmesi zor olmaktadır. Sporcular özellikle yarışma esnasında yaşadıkları stres ortamlarına karşı adapte olmakta zorlukla karşılaşmaktadırlar. Stresle başa çıkmada yeterli bilgi ve deneyimleri yoksa başarı dolayısıyla iyi bir performans sergileyemeyeceklerdir.
Yeni teknolojiler aslında günlük hayatımızın her bölümünde işimizi kolaylaştırır şeklinde algılanmaktadır. Oysa eski olup ta hâlâ birçok özelliğini bilmediğimiz araçların varlığı unutulmamalıdır. Bu durum sporda da geçerlidir. Müsabakaların yapılacağı poligon ya da kapalı alanlardaki ısı ve ışık koşulları bile performansı doğrudan etkilemektedir. Son yıllarda salon aydınlatmalarında gazlı ampullerin kullanılmasından vazgeçilmektedir. Bu tür teknolojiler yüksek aydınlatma sağlıyor olsalar da aslında doğrudan temaslarda göze ciddi zararlar vermektedir. Bunun yerine daha ekonomik olmaları bakımından led teknolojili aydınlatma aparatları tercih edilmeye başlandı. Burada ekonomik ömürler dikkate alınıyorsa da ansilümen cinsinden aydınlatma derecesi net olarak bilinmelidir.
Teknoloji derken yalnızca kullandığımız silahların özellikleri değil, antrenman ve müsabaka ortamlarındaki teknoloji de önemlidir. İşin yalnızca aydınlatma boyutunu alıyor olsak ta, salon hijyenini bile göz ardı etmemeliyiz. Bunun yanı sıra ısı koşulları ve nem düzeyi birden karşımıza çıkabilir. Bulunulan coğrafyadaki iklim koşulları, ortam özellikleri performansı etkiler. Yüksek nem bulunan yerlerde solunan havanın içinde yüksek oranda su buharı bulunmaktadır. Bu durum atış esnasında dokulara yeterli miktarda oksijen gitmesini engelleyecektir. Bunun sonucunda nişan alma, karar verme ve tetiği çekmedeki zamanlamalarda sıkıntı yaşanacaktır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz konulardan anlaşılacağı üzere, yalnızca ileri teknoloji değil performans için başka koşulların önemli rol oynadığının bilinmesi gerekliliğidir. Modern sportif atıcılıkta ilgili federasyonlar ciddi anlamda çalışmalar yapmaktadırlar. Keza üretici firmalar da AR-GE çalışmalarına inanılmaz biçimde bütçe ayırmaktadırlar. Bizim yapmamız gereken bilgi ve yeniliklerin peşinde koşmak, sporcularımıza daha yüksek destekler vermek ve performans için teknolojiyle barışık yaşamaya alışmaktır…