Soğuk Savaş Doğu ve Batı Blokları arasında nükleer silahlanma yarışından kaynaklanmaktaydı ancak bu yarış uzay teknolojilerinden tarım tekniklerine kadar birçok alanda etkisini hissettirmiş durumdaydı. Bu alanlardan birisi de herkesin bildiği gibi silahlanma yarışıydı. Silahlanma yarışında nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlara büyük ödenekler ayrılmış olsa da konvensiyonel silahlar hiçbir zaman göz ardı edilmemişti…
Soğuk savaşın en önemli iki rakip ülkesi olan ABD ve Sovyetler Birliğinin askerleri, Soğuk Savaş boyunca hiçbir zaman doğrudan karşı karşıya gelmediler. Ancak uzun yıllar boyu devam eden bu süreç boyunca tüm senaryolar bu iki ülke birbiriyle doğrudan savaşıyormuş gibi oluşturuldu ve Sovyet ve Amerikan orduları doğrudan asıl rakip baz alınarak teçhizatlandırıldı. Sovyet Kızıl Ordusuna mensup askerler AK serisi piyade tüfeklerini kullanırken Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev alan askerler AR-15 platformu baz alınarak geliştirilmiş piyade tüfeklerini kullanmaktaydı.
AK 47 ve AR-15 henüz hiçbir savaşta ilk üretildikleri ülkeler tarafından karşılıklı olarak kullanılmış değiller. Ancak bu iki önemli tasarım ilk üretildikleri günden bu güne kadar geçen süreçte birçok defa birbirine rakip olarak görüldü. Biz de değerli okuyucularımız için AK 47 ve AR-15 tasarımlarının iyi ve kötü özelliklerini bazı temel başlıklar altında kıyaslayan bir yüzeysel bir çalışma yaptık, umarız bu iki özel tasarım bir daha hiçbir savaşta karşı karşıya gelmek zorunda kalmaz…
Mühimmat:
AK-47; 7.62×39 mm’lik mühimmat kullanırken AR-15 platformu tüfekler rakibine kıyasla çok daha küçük boyutlarda olan 5.56×45 mm’lik mühimmatlar kullanmakta. 7.62×39 mm mühimmatın en önemli özelliği son derece güçlü ve de yıkıcı olması. Bu mühimmatların mermi çekirdekleri cansız bir hedefe isabet ettiğinde hedefi rahatlıkla parçalayabilir. Bu çekirdekler bir insanın kol veya bacağına isabet ederse bu organlar ya kopar ya da tam olarak tedavi edilemez ve bir daha asla kullanılamaz. Eğer AK-47’den çıkan bir kurşun gövdeye isabet ederse bu kişinin neredeyse tüm iç organları tedavi edilemeyecek şekilde hasar görür.
5.56×45 mm mühimmatlarda ise durum biraz daha farklı. AR-15’in kullandığı bu küçük mühimmatların en önemli özelliği AK-47 mühimmatına kıyasla daha delici olması. Bu sayede bu mermiler çarptıkları cansız nesneleri parçalamak yerine delip geçmekteler. Böylece ince siperlerin arkasında gizlenmekte olan düşmanlar bile bu fişeklerin hedefi haline gelebilmekte. 5.56×45 mm’lik mühimmatların insanlar üzerindeki öldürücü etkisi ise AK-47 mühimmatlarına kıyasla çok daha düşük seviyelerde. Ancak ABD’li silah uzmanları bu durumun farkındalar ve gerçek bir kapitalist yaklaşımla kullandıkları mühimmatın öldürmek yerine yaralayıcı etkisi olmasının daha önemli olduğunu savunmaktalar.
Çünkü düşman vurulduğu an ölürse rakip devlet bir kişilik insan gücü kaybetmekte eğer vurulan düşman yaralı kalırsa bu yaralıyla meşgul olmak zorunda kalan kişi de savaş dışı kalacağı için rakip devlet toplamda iki kişilik insan gücü kaybetmiş olacak. Ayrıca yaralı askerlerin savaş alanında sebep olduğu psikolojik yıkım gücü de askeri kaynaklar tarafından teyit edilmiş bir gerçek. AK-47 ve AR-15’in kullandığı mühimmatların bir diğer önemli farklılığı ise sahip oldukları ağırlıklar. 7.62×39 mm’lik mühimmatlar 5.56×45’lik mühimmatlara kıyasla çok daha ağır. Bu yüzden AK-47 kullanan bir asker AR-15 kulanan bir askere göre çok daha az miktarda mühimmat taşıyabilmekte ve durum savaş alanlarında göz ardı edilemeyecek bir dezavantaj.
İsabetlilik:
AR-15’lerin kullandığı 5.56×45 mm’lik mühimmatlar AK-47’lerin mühimmatlarına göre çok daha az geri tepmeye sabep olmakta. Ayrıca 5.56×45 mm’lik mühimmatın çekirdeği daha hafif olduğu için çekirdek uçus sırasında daha az yer çekimi ivmesi tesiri altında kalır. Bu sayede uzak mesafeli atışlarda çekirdek daha az alçalır ve bu da AR-15’lerde gez ayarının AK-47’lere kıyasla daha kolay yapılmasını sağlamakta. Doğrudan mühimmat çeşidinden kaynaklanan bu nedenlerden dolayı AR-15; AK-47’ye kıyasla ortalamak olarak %30 daha isabetli atış yapar. Tüm bunlara ek olarak bu iki silahın etkili mesafelerini kıyaslamakta da fayda var. AK-47’nin kullandığı mühimmat AR-15’lerden daha fazla miktarda barutu içinde barındırsa da 7.62×39 mm’lik mühimmatın çekirdeği rakibine kıyasla daha ağır ve daha büyük bir hacme sahip olduğu için AK-47’lerin etkili mesafesi 370 metre civarında. Rakibi olan AR-15’lerin etkili mesafesi ise 550 olarak tahmin edilmekte.
Taşınabilirlik:
Askerler görev süreleri boyunca silahlarını yanlarından ayıramayacakları için piyade tüfeklerinin boyutları ve ağırlıkları oldukça önemli bir konu olarak karşımıza çıkmakta. Şarjörü dolu bir AK-47’nin ağırlığı 4.8 kg civarında iken, AR-15’in ağırlığı ise 4 kg civarında. Ağırlık yönünden AK-47 dezavantajlı olmasına rağmen bu silahların boyutları söz konusu olduğunda AK-47’nin katlanabilir dipçiğe sahip modelleri AR-15’in teleskopik dipçiğinin bir adım önüne geçmeyi başarmış durumda. Yani taşınabilirlik konusunda AK-47 ve AR-15 arasında bir beraberlik söz konusu.
Dayanıklılık:
Dayanıklılık konusunda AK-47’nin üstünlüğü herkes tarafından bilinen gerçek. AK-47’nin tasarımcısı Mikhael KALASHNİKOV’un çalışmaya başladığında birinci amacı arıza çıkarmayacak son derece basit bir piyade tüfeği üretmekti, başarılı oldu da. AK-47, oldukça basit parçalar taşıyan her tür savaş ortamında kolaylıkla kullanılabilecek bir piyade tüfeği. Bu silahın mekanizmasının içine; su, toz, çamur, kan gibi akla gelebilecek her türlü yabancı madde girse bile AK-47 kolaylıkla ilk günkü gibi çalışmaya devam edebilmekte. AK’nın bu özelliği ile ilgili olarak anlatılan bir hikayeden bahsetmekte fayda var; ‘Vietnam’da savaşan Amerikan askerleri ormanda Vietnamlı bir gerillaya çürümekte olan bir cesede rastlamışlar.
Vietnamlı gerilla karnından aldığı yara sonucunda silahını altta kalacak bir şekilde yüzüstü bir şekilde can vermiş. Geçen iki ay sonunucunda çürüyen iç organları yavaş yavaş cesedin elinde bulunan AK-47’yi kaplamış ve bir kısmı da bu silahın içine dolmuş. Cesedi bulan askerler AK’ya şarjör takıp test etmişler ve bu silahın mükemmel bir şekilde çalıştığına tanık olmuşlar.’ Aynı yıllarda ABD askerlerinin Vietnam’da kullanmakta oldukları AR-15’in geliştirilmiş bir versiyonu olan M16’lar ise son derece dayanıksız bir yapıya sahipti. Bu tüfeklerde kullanılmakta olan polimer parçalar son derece dayanıksızdı. Silah her çatışmadan sonra temizlenmediği takdirde sürekli olarak tutukluk yapmaktaydı. Bu yüzden ABD ordusu ilerleyen yıllarda bu silah üzerinde birçok değişiklik yapmak zorunda kaldı.
Maliyet:
AK-47’ler üretimlerinin son derece ucuz ve basit olması nedeniyle karmaşık bir mühendisliğe sahip olan AR-15’lerin neredeyse yarısı fiyatında. 18 farklı ülkede lisanslı alarak üretilmekte olan AK-47 bazı afrika ülkelerinde 15 doların altında bile satılabilmekte.
Ergonomi:
AR-15’lerde bulunan emniyet mandalının yapısı silahın sol elle kullanılması durumunda AK-47’ye kıyasla çok büyük zorluklar çıkarabilmekte. Ancak AK-47 de oldukça önemli bir zorluğa sahip. Bu silahın şarjörü bittikten sonra takılan her şarjörün ardından silah yaniden kurulmak zorunda. AK serisi tüfeklerin neredeyse tümünde kurma kolu silahın sağ tarafına yerleştirilmiş durumda. Sağ elini kullanan atıcılar her şarjör değiştirmenin ardından ya sağ ellerini kabzadan çekerek silahı kurmak (ki bu taktiksel açıdan büyük bir kayıp) ya da sol elleriyle sağ taraftaki kurma koluna erişmeye çalışmak zorundalar. Her iki durumda da atıcı bir kaç saniyeliğine de olsa zaman kaybetmekte. AR-15’lerde ise durum çok daha farklı. Silahınızı ilk atış için kurduktan sonra her şarjör değişikliğinde bu silahı tekrar kurmaya gerek yok. Yeni şarjörü taktıktan sonra sürgü düşürücü pime basmanız yeterli.
Atış Hızı:
AK-47 dakikada 600 mermi ateşlerken AR-15 platformu tüfekler 700 ile 950 mermi ateşleyebilmekte. AR-15’in atış hızı AK-47’ye kıyasla gerçekten oldukça fazla. Burada asıl sorulması gereken soru; ‘Bu kadar hızlı bir atış gerçekten gerekli mi?’ Rus silah uzmanları dakikada 600’lük bir atış hızının savaş alanlarında ideal bir seviyede olduğunu savunmakta, daha hızlı bir atışın mühimmat israfından başka bir şey olmadığını savunuyorlar.
Sökülme ve Silah Temizliği:
AK-47’nin açık ara üstünlüğünü tahmin etmek hiç de zor değil. Dayanıklılık başlığı altında da değindiğimiz gibi bu silahın temizlenmesine neredeyse gerek yok. AK-47’nin parçaları sıkıştırma yoluyla bir arada tutulduğu için bu silahın sökümü sırasında herhangi bir pimle veya vidayla hiç uğraşılmamakta. Bu sayede AK-47’nin iç mekanizması her hangi bir ormanda veya çölde yapılsa bile herhangi bir parçanın kaybolma ihtimali neredeyse bulunmamakta. AR-15 ise silah temizliği konusunda son derece zahmetli bir piyade tüfeği. İçinde bulunan küçük parçalar yüzünden bu silah son derece zahmetli bir şekilde söküle bilmekte ve savaş alanında temizlik sırasında bu parçaların kaybolabilmesi işten bile değil…
Taktik Ekipman: Taktik ekipman kavramı bu iki tasarımın da ilk üretildikleri tarihlerin üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra gelişmeye başladı. Tüfek feneri ve lazer gibi eklentiler açıksından bu iki silah birbirine eşit sayılsalar silah üzerine yerleştirilen gece görüş dürbünü, red dot ve dürbün gibi parçalar açısından AR-15’ler daha avantajlı durumdalar. Bunun nedeni AR-15’lerin üst düzeylerinin düz yapılarından dolayı eklenti raylarının daha rahat bir şekilde yerleştirilebilmesi. AK’ların gövde kapakları hem oval bir yapıda olması ham de bu parçanın çok da güvenilir olmaması yüzünden bu silahların üzerine optik nişangahlar doğrudan yeleştirilememekte. Bunun yenine AK’lara ancak silahın sol yanından destek alan aparatlar yerleştirildikten sonra optik nişangahlar takılabilmekte. Bu da gerçekten meziyetli bir uğraş.
Sonuç Olarak;
AK-15 ve AK-47 başlangıçta birbirinden çok farklı tasarımlar olsalar da bu silahların ilk üreticileri olan Amerikan ve Rus tasarımcılar zaman içinde yaptıkları çeşitli geliştirmelerle farkında olarak ya da olmayarak onları birbirine benzettiler. ABD’li silah tasarımcıları AR-15’i baz alarak üretmiş oldukları silahların günümüze kadar geçen süreçte dayanıklılıklarını artırdılar ve seri üretimde daha ucuz maliyet için çabaladılar. Rus mühendisler ise AK-47’yi daha küçük ve daha etkili mühimmat kullanmak üzere 5.45×39 mm’lik mermilere uygun hale getirdiler. Günüzde ise tıpkı AR-15’lerde olduğu gibi polimer gövde kullanan AK’lar üretilmekte. Sonuç olarak; AR-15 ve AK-47 gün geçtikçe birbirlerine daha fazla benzeyecek şekilde evrildiler. Şu an üretilmekte olan AR-15 platformunun devamı niteliğindeki tüfekler ilk AR-15’den oldukça farklılaşmış durumda. Aynı durum AK-47’yi temel alan tasarımlar için de geçerli.