10 TAM PUANI HAK EDENİ ARIYORUZ!

Bunlardan hangisi bir numara? En tanınmış polimer gövdeli yarı otomatikleri masaya yatırdık: Beş tanesi dıştan horozlu, beş tanesi hareketli iğneli (floating firing pin). Hem “profesyonel” kullanımda hem poligonda tespit edilen üstünlükleri ve kusurları. Glock “inceliğiyle”, MP “güvenli” sökülme özelliğiyle, P99 anti-stress tetik mekanizmasıyla öne çıkıyor. Bu arada iki İtalyan tabancası da rakiplerine kafa tutmaya çalışıyorlar. Test, gerçekleştiren atıcıların görüşleri ve notları.

Polimer gövdeli ilk silah, Heckleramp;Koch Vp 70 piyasaya çıktığından bu yana kırk yıl geçti ve biz de ülkemizde en yaygın olarak kullanılan 10 yarı otomatik “plastik” tabancayı ciddi bir karşılaştırma testine tabi tutmanın zamanı geldi diye düşündük. Bu on tabancanın 5 tanesi dıştan horozlu, 5 tanesi ise hareketli iğne sistemine (floating firing pin) sahip. Bu karşılaştırmada her bir silahı oluşturan unsurları tek tek ele alıp ayrıntısıyla incelemenin ve farklı teknik çözümleri karşılaştırmanın ilginç olabileceği kanaatindeyiz. Nitekim ayrı ayrı incelediğinizde her bir elemanın kaliteli olduğu görülüyor, ama farklı bir şey denediğinizde bazen en oturmuş modellerde bile bir şeylerin aksadığını fark edebiliyorsunuz. Bu nedenle bu silahların her birinin en üstün oldukları özelliklerini de, iyileştirilebilir olarak gördüğümüz yönlerini de ortaya koymaya çalıştık. Bu nedenle farklı teknik deneyime ve kapasiteye sahip üç ayrı atıcının yardımını istedik: Bunlardan biri sürekli poligonlarda ateş eden bir atıcı, diğerleri ise, biri C Sınıfından diğeri Master Sınıfından iki dinamik atış uzmanı. Silahları en ince ayrıntısına kadar analiz ettikten sonra oluşan kanaatimizi ifade etmekten başka, farklı mesafeler ve parametrelerle yaptığımız çok sayıda atış denemesi sonucu elde ettiğimiz veriler de değerlendirmemizde önemli rol oynadı. Bu şekilde kişisel izlenimlerle hedef kağıdı üzerinde alınan sonuçları mümkün mertebe birbirinden ayrı tutmaya çalıştık.

Bu silahların ortak özelliği, fener ve lazer grubu monte etme olanağı sağlayan dust cover (ön gövde korkuluğu) donanımına sahip olmaları ve onları “back-up” kategorisi dışında tutan boyutları, yani çok büyük tabancalar olmayışları. Gerçekleştirdiğimiz karşılaştırmanın daha “nötr” olmasını sağlamak için, atış testleri sırasında farklı koşullarda aynı mühimmatı kullandık. Bunun için bize önemli miktarda 9×21 kalibre fişek sağlayan Cheddite firmasına teşekkür etmeyi unutmayalım.

FENER MONTAJI İÇİN KIZAK

Fener monte etmeye yarayan kızaklar artık neredeyse bütün tabancalarda mevcut, ama bunları kaç atıcı kullanıyor bilemiyoruz? Benim görevli olarak çalıştığım poligona atış antrenmanları ve eğitim için gelen binlerce üniformalıdan sadece çok küçük bir kısmı tabanca feneri kullanıyor (ama bunların sayısının arttığını söyleyebilirim). Silahlarında ankastre fener donanımı olanların sayısı daha da az. Kemerlerinde bütün bu aksesuarlara yer vermeleri elbette olanaksız ama, fener artık çok gerekli bir donanım haline geldi, zira diğer faydalarının yanı sıra, vurmak istemediğiniz bir hedefe ateş etmenizi önlemek gibi bir yararı da var. Fenerin yaydığı ışık huzmesi aynı zamanda hem etkisiz hale getirilmek istenen canlı hedefin gözünü almak ve hareket etmesini önlemek, hem de kullanıcının ne yaptığını anlamasına mani olmak gibi amaçlara hizmet edebilecek kapasiteye de sahip olmalı. Tabanca fenerleri gerektiği gibi kullanılabilmek için belli bir eğitim gerektiren cihazlar. Feneri tabancanın kızağına takmak için az sayıda ama tekrarlayarak , hassas ve özellikle de kazaya yer vermeyecek çalışmalar yapmak gerekli. FBI her sene silahlı çatışmalarla ilgili enteresan veriler yayınlıyor. 2008 yılındaki son yayınında ABD’de polis memuru cinayetlerinin en sık işlendiği zaman diliminin 22 ile 24 arası olduğu yazıyordu. Bunu sabit bir katsayı olarak kabul edebiliriz, zira söz konusu zaman dilimi hem en az aydınlığın olduğu, hem de çalışmalara göre suça eğilimin arttığı saatleri temsil ediyor. Tabancaya monte edilen bir fener bir yandan nişan alma ve aydınlatma eylemlerini birbirinin ayrılmaz parçası haline getirirken, diğer yandan muhtemelen bir kapıyı açmakta ya da kelepçe takmakta kullanılacak diğer elin serbest kalmasını sağlayarak bazı operasyonları kolaylaştırabiliyor.

Test ettiğimiz tabancaların hepsinde standart bir fener kullanmayı denedik, ama hepsi de istediğimiz gibi basit olmadı: Bazı tabancalara fener adeta bir eldivenin ele oturduğu gibi rahat oturuyor, bazılarında ise ya kızağa yerleştirirken, ya yerine takarken sorun çıkarıyordu. Bir iki tanesinde ise yerine hiçbir şekilde oturmadı diyebiliriz. Dolayısıyla, sürpriz yaşamamak için fener satın alırken silaha tam uygun olup olmadığının kontrol edilmesini öneriyoruz.

İncelediğimiz silahların ortak özelliği fener takmaya yarayan dust cover üzerindeki kızak. Fener en iyi Steyr tabancanın ön kısmına adapte oluyor.

FBI verilerden ortaya çıkan ve güvenlik görevlilerinin yanı sıra özellikle de silah eğitmenlerinin üzerinde düşünmesini gerektiren diğer bir sonuç, silahlı çatışmaların genelde hangi mesafelerde gerçekleştiğiyle ilgili: Ateşli silahla yapılan saldırılarda ölümcül yara alan 35 polis memurundan 19 tanesinin saldırgana 5 metreden daha az bir mesafede bulunduğu tespit edilmiş. Bu istatistiğin ilginç bir yanı ise, her halükarda 11 polis memurunun ateşe cevap verebilmiş olmaları. Bu veriler, risk altında operasyon ve görev yapan güvenlik birimlerine, silahlarını hızlı ve güvenli şekilde çekip saldırıya karşılık verebilmeleri için hem emniyet tertibatı bulunmayan, hem de fazla iri boyutlu olmayan silahlar verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. ABD’de üretilen tabancalarda (Smithamp;Wesson, Mamp;P) veya spesifik pazarlara hitap edecek şekilde özel olarak tasarlanan tabancalarda (Browning Pro9) en fazla önem ve dikkat emniyet tertibatına yöneltiliyor. Bizim test ettiklerimiz içinden iki modelde de şarjör emniyeti mevcut (şarjörü çıkardığınızda tabanca ateş etmiyor). Bu uygulama, şarjörün kazara düşmesi veya yerinden çıkması halinde namludaki tek mermiyi kullanmak için ateş etme olanağı vermediğinden taktik çevrelerde çok eleştirildi.

ABD’li silah üreticileri ise şu sıralarda silahlı çatışmaların incelenmesi sonucu elde edilen diğer önemli bir istatistik veri ile yüzleşmekteler: Kazalar. ABD’de güvenlik güçlerinin hepsi birer Swat veya Navy değiller elbet. Hatta güvenlik birimlerinin bir çoğu üniformalılardan oluşuyor ama, tahsis edilen fonların yetersizliği nedeniyle sınıflarda yapılan teorik ders sayısı çok az, simülasyon ve pratik talim ise neredeyse hiç yok. Bu tip hazırlıksız görevliler için operasyon sırasında bir hata yapma riski, görev sırasında hayatını tehlikeye atma riskinden daha fazla. Şayet Samp;W ve Browning gibi üreticiler “ahmaklık testi” anlamına gelecek bir şarjör emniyetini bazı silahlara koyuyor ise, bu onların birçok güvenlik görevlilerinin yetersiz eğitim ve talim gördüğünün bilincinde olduklarından kaynaklanıyor. Nitekim bugün ABD’de ve İtalya’da senede bir kutudan fazla fişek yakamayan güvenlik görevlilerinin sayısı bir hayli fazla. Ayrıca Samp;W ve Browning arasında temelde başka bir fark var: Samp;W tabancalarında herhangi tipte bir manuel emniyete yer vermezken, Browning iki tane manuel emniyet tertibatı kullanıyor (kurulu ve düşürülmüş horozla). Dolayısıyla Mamp;P biraz daha fazla deneyimi olan ve tetiği çekmeden önce emniyet mandallarına müdahale etmemesi gerektiğini düşünen kullanıcılara yönelik bir ürün. Glock tarafından uygulamaya alınan bu felsefe Steyr ve Caracal tarafından da kullanılmaya başlandı ve bilahare Walther tarafından üzerinde çalışılarak geliştirildi. Bu yaklaşım daha çok eğitilen ve talim görenlerin tarzı, yani mermiyi namluya sürmesini bilen ve silahı kendisinden alınırsa hiç şansı kalmadığının bilincinde olan, hatta silahı alan kişinin hiç silah kullanmayı bilmeyen biri olması halinde bile başına gelecekleri iyi hesap edenlerin stili denilebilir.

Yine başka bir felsefeden yola çıkarak bazı Avrupalı üreticiler, örneğin Beretta, Heckleramp;Koch, Sig Sauer ve Tanfoglio gibi firmalar da bu tip üretimler yaptılar, ancak aralarında bazı farklar vardı. İtalyan tabancaları Px4 ve Force Police en tedbirli olanlarıydı: Kurulduğu zaman geri dönmeyen ve tetik mekanizmasını boşta bırakan tipte horoz emniyetini (ve sipariş üzerine bu emniyetin farklı versiyonlarını) hayata geçirdiler. Diğer bazı üreticiler de tetik düşürme ağırlığına bağlı olarak çalışan tipte emniyet sistemleri geliştirdiler. Bu sistemde horozu düşüren özel emniyet tertibatı tetik mekanizmasını izole etmiyor ve silahın çift hareketli tetik sistemiyle kullanılabilmesine izin veriyordu.

TETİK AĞIRLIĞI

Tetik düşürme ağırlığı hem üreticiler hem de kullanıcılar tarafından en çok tartışılan konulardan biri (ağır tetik güvenlik seviyesini arttırıyor, ama atışı zorlaştırıyor). Gelgelelim, bu konudaki görüşler de birbirinden farklı. Yine de kişisel savunma amaçlı bir silahta çok hafif bir tetik bulunması elbette düşünülemez. İyi eğitim ve talim gören birinin ne ağır tetikle, ne de hafifiyle pek bir sorunu olamaz, zira ateş etmek isteyeceği ana kadar parmağını tetik köprüsü dışında tutması gerektiğini bilir. Kimi zaman ağır stres altında ve zor koşullarda yapılan bir operasyon sırasında, aşırı soğuk nedeniyle giyilmiş olan eldivenlerin parmağın tetikle temasını daha az hissettirdiği ortamlar yaşanabilir. Öyle bir durumda hiç kuşkusuz akıcı ama nispeten daha ağır bir tetik daha fazla tercih edilecektir.

Test atıcılarımızdan biri Tanfoglio ile ateş ederken

Elbette Glock tercih edilebilir bir silahtır, ama şu unutulmamalıdır ki ateş etme eylemi her zaman bilinçli ve isteyerek yapılan bir eylem olmalıdır. Mermiyi namluya süren kişi ister istemez çift hareketli tetik sistemiyle atış yapmaya antrenmanlı olmalıdır: Yapılan ilk atış kararlı olan atıştır. Tek hareketli tetikle yapılan antrenmanlar daha kolaydır ve bu nedenle çoğu kez tercih edilir, zira daha kolay nişan alabilme, isabet oranı ve hedef kağıdı sonuçları atıcıyı daha fazla memnun eder. Operasyonel atışlardaki isabet hassasiyeti sportif disiplinlerde tipik şekilde sahip olduğu önemi kaybeder ve yerini hız faktörüyle diğer bazı faktörlere terk eder. Bu durumda hedefi yeterli sayılabilecek bir isabet oranıyla, ama hızlı şekilde vurmak, bütün mermileri aynı delikten geçirebilmek için atış zamanını uzatmaktan hiç kuskusuz daha iyidir. Dıştan horozlu tabancalar arasında en iyi tetik mekanizmasının hem akıcı çalışma, hem de antrenmansız ellere bile sorun çıkarmayacak uygunluktaki tetik düşürme ağırlığı açısından Beretta’da bulunduğunu tespit ettik. Browning ve Tanfoglio’nun tetik mekanizmalarının da çok iyi olduğunu söyleyebiliriz. Safe action tipi tetik sistemine sahip silahlar arasında ise, kısa tetik erişim mesafesi ile Caracal öne çıkıyor.

Mamp;P HIZLI BİR SİLAH

Hız tespitine yönelik atış testlerinden birinci sırada çıkan silah Samp;W oldu ve Okyanus ötesi “Steel Challenge” müsabakasında aldığı sonuçları teyit ederek sportif karakterini bir kez daha gösterdi. İkili atış testlerini (bir hedef üzerine en kısa sürede isabet ettirilen art arda iki atış) 7 metre mesafeden ateş ederek, her bir silah için iki şarjör fişek yakarak ve iki atış arasındaki uzaklığı dikkate alarak yaptık. Bu testte belirttiğimiz gibi en iyi sonucu 16 saliselik bir zamanla Mamp;P verdi. Onu 17 salise ile Caracal ve Steyr izlediler. Bu üç tabancanın üçünde de dıştan horoz yerine hareketli iğne mevcut (floating firing pin) ve bildiğimiz gibi bu sistem atış döngüsünü daha hızlandırıcı bir etkiye sahip olduğu gibi, kısa bir nişan hattı söz konusu olduğundan tabancanın kontrolünü de kolaylaştırıyor. Zaten bu üç silahta kabza ile gez arasındaki mesafenin kısa olması tesadüf değil: Caracal’da bu mesafe 32,9 mm; Steyr’de 34,9 mm; Samp;W’de ise 37,2 mm.

İkili seri atış testinin son sırasına yerleşen silahlar ise 20 saliselik zamanla Glock ve Hamp;K oldu. Ama bunun her ikisi için de bir izahı var: Glock 19 hızlı namlusu ve diğerlerinden hafif bir silah olması (700 gramın altında) sayesinde daha yüksek enerji üretti ve bu da ekstrem koşullarda silahın kontrol edilebilirliğini azaltan bir faktör. P30 ise kabzası ile gez çentiği arasında tam tamına 46,7 mm mesafe olan bir tabanca ve bu açıdan onu sadece iri bir silah olan Sig Sauer geçiyor.

İkili atış testini 7 metre mesafeye yerleştirilmiş üç ayrı hedef üzerinde de denedik, ama sonuç değişmedi. Low ready pozisyonda (silah iki elle ve 45º açıyla kavranarak) timer tarafından verilen start ile yaptığımız atışlarda, Samp;W ile 1,61 saniyelik bir zaman diliminde altı atış gerçekleştirdik. Bu silaha, hem kabza ve tetik arasındaki mesafenin (reach) rakiplerine oranla daha kısa olmasından (tetik erişim mesafesi sadece 66,2 mm), hem de diğerlerinden daha uzun olan 105 mm’lik namlusundan dolayı iki puan daha verildi. Zira bu unsurlar bir araya geldiğinde bilindiği gibi işaret parmağının yaptığı hareketi kısaltıyor ve namlu şahlanması efektini azaltıyorlar.

İkinci sıraya 1,72 saniyelik bir zamanla Glock yerleşti. Peki bu silahla tekli hedefe atış ile üçlü hedefe atış arasındaki fark nereden kaynaklanıyor? Yanıtı basit: Hedefe yönelme (nişan) hızı. Silahın küçük boyutları ve hafifliği, minimum tetik erişim mesafesi (reach) ile bir araya geldiğinde hedefler arasında hızlı geçiş yapmayı kolaylaştıran faktörlere dönüşüyorlar. Walther ise, tetiğin çok uzun bir yola (stroke) sahip olması nedeniyle 2,13 saniyelik bir zaman gerçekleştirerek bu testte son sırayı aldı. Altı atışı 2,10 saniye içinde gerçekleştiren Steyr de rakiplerine göre testin bu aşamasında biraz geride kaldı.

NİŞAN ELEMANLARI

Silahların nişan sistemlerine gelince, Steyr ile yapılan test atışlarında üstte belirttiğimiz gecikme, biraz da alışılagelmedik tipte olan ve en azından ilk atışta gez ve arpacığı hizalamak için daha fazla dikkat gerektiren nişangah düzeneğinden kaynaklanıyor. Dinamik atışlarda üçgen tipi sivri arpacığın tepesinden ziyade gövdesinde bulunan “beyaz” noktaya odaklanıyor ve namlu ağzının istemeden de olsa hafifçe yukarı kaldırıyorsunuz. O yüzden kurşunlar hedefin daha ziyade üst kısmında toplandı. Test atışlarına katılan bütün atıcılar gerek tek hedefe yapılan ikili atışlarda, gerek üç ayrı hedefe yapılan seri atışlarda aynı sonucu elde ettiler. Steyr’in gezi ise kanaatimizce en iyilerden biri. Trapez formundaki gez ve penceresi profil olarak çok iyi, ama yanlardaki eğik tipte beyaz referanslar taktiksel açıdan çok verimli olabilecek bu gez sisteminin etkisini biraz olsun zayıflatıyor. M9 günümüzde yaygın olarak kullanılan nişangah düzeneklerinden birini seçse kanaatimizce daha isabetli olur. Nitekim on silahtan altı tanesinin sağ-sol ayarlı gez sistemine ve iki yanal beyaz referans noktasına sahip olması bir tesadüf değil.

Glock ise yükseklik ayarı yapılan gez sistemi olan tek tabanca. Ayrıca “U” şeklinde beyaz referansa sahip. Orijinal sayılabilecek bu uygulama tabancayı kullanan operatörün nişan elemanlarına alışkanlık kazanması şartıyla işe yarayabilir. Bu nedenle isteğe bağlı aksesuar olarak tabancanın bir de geleneksel tipte nişan elemanları mevcut. Arpacık ise siyah renkte ve üzerinde klasik beyaz noktası var (Hamp;K’de nokta rengi sarı). Her türlü ışık şartı altında ateş ederken en verimli olanı bu diyebiliriz. Tanfoglio ise nişan elemanları konusunda bir puan eksik aldı, zira arpacığı sökülebilir tipte değil. Diğer dokuz tabancanın arpacıkları ise değiştirilebilen tipte.

Tanfoglio arpacığıyla kaybettiği puanı geziyle geri almayı başarıyor, zira profil ve orantısallık açısından iyi dizayn edilmiş bir geze sahip, ayrıca arkasındaki oyuk tırnaklarının ve beyaz referanslarının ışık yansımalarından etkilenmesini azaltıyor. Bu şekilde, aynı sistemi kullanan Samp;W’de olduğu gibi, gez penceresi bütün silahlar içinde en iyi görüşlerden birini sağlıyor. Walther tabancanın dizaynına büyük özen gösterilmişse de, nişan elemanlarına aynı özenin gösterildiğini söyleyemeyiz. Silahın paket donanımında yer alan dört adet kolay değiştirilebilir tipteki arpacık ise farklı gereksinimlere cevap vermeleri açısından gayet yararlı bir uygulama.

Sig Sauer temel özelliklerde bir gez-arpacık sitemine sahip, Caracal ise pek alışılmadık tipte ama göze iyi oturan bir gez kullanmış ve bunu iğne tutucu plakaya entegre etmiş.

TABANCALARIN KONTROL ÖZELLİKLERİ

Silahın kontrol edilebilirliğini ölçen atış testlerini de hedefe yapılan iki atış arasındaki mesafeyi değerlendirerek yaptık ve bu testin kazananı çok istikrarlı sonuçlar elde eden Samp;W oldu. İki atışın hedef kağıdında açtığı delikler arasındaki ortalama mesafe 90 mm kadardı ve defalarca tekrarlanan test sırasında Mamp;P’nin sportif atışa yatkınlığı bir kez daha ortaya çıktı. Hedef kağıdında birbirine en yakın iki delik ise Sig Sauer tabancayla yapılan atışlarda elde edildi ve bu silah sadece 19 salisede yapılan iki atış sonunda delikleri birbirine 22 mm mesafe içinde toplamayı başardı. Sig Sauer, oldukça dar kabza açısı ve yine oldukça sert tetiğine rağmen böyle bir sonuç alarak bizi biraz şaşırttı.

Bunda temel rolü olan iki faktörü belirtmenin doğru olacağına inanıyorum: Silahın ağırlığı ve merminin hızı. Sig Sauer boş şarjörle 800 gram ağırlığında, yani Glock’tan %20 daha ağır. Geri tepme enerjisi silahın ağırlığına ters orantılı olduğundan, kontrol edilebilirlik derecesi de bu denkleme bağlı bir sonuç. Ayrıca mermi Sp2022’den sadece 943 ft/saniye (yaklaşık 290 metre/saniye) hızla çıkarken, Glock’tan çıkış hızı 1.027 ft/saniye (310 metre/ saniye). Bu faktör de geri tepme enerjisini azaltmaya katkı sağlıyor, zira 124 grain bir mermi bu silahın namlu ağzında sadece 34 kilogram-metre kadar bir enerji bırakırken, Glock’ta 40 kg-metre enerji kaybı yaşıyor. Bu testleri yaparken Ced Millenium kronograf kullandık ve atışları önce yapay ışık altında yaptık, daha sonra da kızılötesi ışıklı bariyerlerle kontrol ettik.

TAŞIMA ÖZELLİKLERİ

Silahın ağırlığı bir yandan atış kalitesine katkı sağlarken, diğer yandan bütün bir iş günü taşındığında yorucu olabiliyor. Sig Sauer fazla ince olmayan yapısı ve şekli itibarıyla dıştan kılıfla taşınmaya daha yatkın bir tabanca. Walther ve Glock 700 gramın altında ağırlığa sahip silahlar, ama sadece Glock’un yapısı içten kılıfla taşımaya uygun. P99’un değştirilebilir tipte kabza sırtları olması gibi bir avantajı var, bu da kabzayı duruma göre daha ince veya kalın hale getirebiliyor. Ayrıca kabza arkasındaki kıvrım tipi daha yumuşak hatlara sahip olduğundan elbise altında silahı daha taşınabilir hale getiriyor. Hamp;K daha da modüler bir silah ve değiştirilebilir kabza sırtlarından başka, kabza kapaklarının değiştirmek suretiyle silahın daha ince veya kalın kabza yapısına sahip olmasına da olanak tanıyor. Bu silahı gizli taşımak mümkün, ama sürgüdeki derin kertiklerinden tutun da, iri boyutlu Picatinny kızağına kadar giysilere takılabilecek bir sürü köşeli ya da sivri parçası var. Bu nedenle kendisine uygun iyi bir kılıfla taşınması gerekiyor.

Caracal için elbiselerin içinde en fazla sıkıntı çeken tabanca ifadesini kullanabiliriz: Gövdesi düz ve manuel emniyetlerden yoksun olmasına rağmen, çok uzun ve dışa çıkık yapıda. Bunun nedeni 18 fişek alan orijinal şarjörünün böyle büyük bir kapasiteye sahip olması (İtalyan pazarında satılanların şarjörü yasa gereği 15 fişekle sınırlı). Browning fazla ağır değil (tam 700 gram geliyor), ama manuel emniyet mandallarının yarattığı çıkıntılar “concealed carry” (gizli taşıma) için uygun değil ve sıkıntı yaratabilir. Bu tabancaların bir bölümü elbise altında taşınırken kendine belli bir yer bulabilse de, her halükarda gerçek kullanım amaçları dış taşımaya uygun ve hatta Glock’un sınırlı boyutları ve daha uygun formu bile bu tabancayı back-up (ikinci, destek) silahlar kategorisine sokmaya yetmiyor. Bu nedenle burada anlattığımız tabancaların her biri için uygun bir taşıma kılıfı seçmek şart. Bu saptamayı destekleyen bir veriyi de aktaralım: 2008 yılında ateşli silahla öldürülen 35 ABD’li polisten 4 tanesi, kendilerinden bir şekilde çekilip alınan kendi silahlarıyla vurulmuş. Bu ortalama son yıllarda geliştirilen ve giderek daha fazla kullanıma giren sıkı ve uygun kılıflar sayesinde azalmaya başlamış. Bu tip kılıfların kullanımı ve silahı kaptırmamaya yönelik verilen eğitimlerle son 10 yıl içinde kendi silahıyla vurulan güvenlik personelinin sayısında önemli düşüş kaydedilmiş.

BOYUTLAR: KAZANAN GLOCK

Denediğimiz yarı otomatik tabancalar arasında en ince yapıda ve küçük boyutlara sahip silah hiç kuşkusuz Glock, çünkü sadece 30,3 mm kalınlıkta ve 174 mm uzunlukta bir gövdesi var. Ona bu açıdan yaklaşabilen rakipleri Samp;W (32,3 mm) ve Caracal (32,5 mm). Bunlardan ilki Glock’tan 20 mm daha uzun, Caracal ise 208 mm toplam uzunluğa sahip ve bu hesapla Glock’tan %20 daha uzun. Caracal, plastikten çok daha ince olan saç malzemeden yapılmış şarjörü sayesinde kalınlığını inceltmeyi başarabilmiş. Tanfoglio, sadece 93 mm boyunda kısa bir namluya sahip olmasına rağmen, toplamda 190 mm uzunluğa erişiyor. Öne çıkık yapıdaki kabzası ise horozla korunaklı olan ve avuç içine iyi oturan formuyla bu tabancaya belli bir tutuş konforu sağlıyor. Beretta ne hafifler içinde, ne de inceler arasında yer alıyor, ama gram ve milimetre olarak avantajlı tabancalar arasına giremese de, bütünü halinde orantısal açıdan en dengeli silahlardan biri. Gizli taşımaya pek uygun yapıda değil ama, elbise altı taşımaya yatkın bir tabanca.

Pro9 uzunluk açısından standartlar içinde (190 mm), ama manuel emniyet tertibatı çok çıkıntılı ve tabancanın toplam kalınlığı neredeyse 40 milime ulaşıyor. Aşırı çıkıntılı emniyet mandalları yaptığımız atışlar sırasında da sorun yarattılar: İki test atıcımızın sağ ellerinin başparmakları istemeden emniyete dokundu ve tam iki kere horoz düşürerek Çift Hareketli tetik sistemiyle atış yapmış oldular. Dolayısıyla bu emniyet mandallarının kalınlıklarının, hem silahın genel hatları açısından, hem de daha işlevsel olmaları için azaltılması uygun olacaktır.

HOROZ EMNİYETİ

Horoz düşürme mandalı silahı kullanana güvenlik sağlayan bir elemandır: Sezgisel bir şekilde ele gelmeli, ama kolayca devreye alınamamalıdır. Horozun düşürülmesini sadece manuel işlemlerle mümkün kılan silahlar, gerek kazara ateş alma, gerek sakarlık sonucu parmakları gerileyen sürgü ile horoz arasında sıkıştırma riski açısından tehlike arz edebilen silahlardır. Eğitim verirken benim de tanık olduğum bir olayda, atıcılar silahı belli bir sportif yönetmelik çerçevesinde güvenlik içinde kılıfına sokma talimi yaparken tatsız bir kaza yaşanmıştı. Terlemiş eller, heyecan, müsabaka stresi gibi etkenler bu tip hataların yapılmasına yol açabilirler. Bizim bu sayımızda test ettiğimiz dıştan horozlu tabancaların hepsinde bu sistem mevcut: Daha önce belirttiğimiz gibi bu açıdan iyileştirilmesi gereken Browning’ten başka, Sig Sauer’de de mandal gövde üzerinde bulunuyor, ama daha iyi bir yerleşime sahip ve daha ilerde sürgü tutma mandalının (hold open) altında konumlandırılmış. Ayrıca bu mandala müdahalede bulunmak için başparmağınızın daha uzun bir hareket yapması gerekiyor ve bu da istenmeden, yani kazara yapılan müdahaleler için önleyici oluyor.

Beretta ve Tanfoglio’da ise horoz düşürme mandalı sürgü üzerinde bulunuyor ve her ikisini de çalıştırmak için karalılıkla müdahale etmeniz gerekiyor. Özellikle tanfoglio’nun mandalını devre dışı bırakmak için daha kararlı müdahale etmek lazım. Px4’ün mandalı daha ince ve daha az dışa çıkık. 92/98 serisi tabancalar üzerindeki emniyet mandalına göre bu mandalın çalışma sistemi fark edilir şekilde iyileştirilmiş.

Hamp;K tarafından kullanılan emniyet ise daha yenilikçi . P2000 modelinden türetilmiş bu sistemde küçük bir kol horozun yanına yerleştirilmiş ve bu nokta istemeden müdahale edebileceğiniz alanların dışında kalıyor, üstelik yanlara doğru fazla çıkıntılı değil. Daha deneyimli olanlar bunu tabanca kılıftayken bile kullanılabilir. Ancak, horoz düşürüldükten sonra silah artık kullanıma hazır durumdadır, zira ateş almasını engelleyecek başka bir emniyet mekanizması devrede değildir.

Walther hareketli iğne sistemine sahip diğer dört rakibinden bu konuda farklılık gösteriyor, çünkü manuel iğne emniyeti kullanmayı tercih etmiş: Aslında, sürgünün üst kısmında yer alan düğmeye bastığınızda, iğne istirahat pozisyonuna getiriliyor ve silah çift hareketli tetik sistemiyle ateşlenebilir hale geliyor

P99’UN ANTİ-STRES TETİĞİ

Walther’in tasarımcıları tetik hareketini isteyerek çok uzun tutmuşlar: Nitekim P99 ile sürgü manipülasyonu yaptığınızda iğne kuruluyor ama, gerek kurma aşamasında gerek gergin anlarda kazara ateş alma ihtimalini yok etmek için tetik ileri pozisyona geliyor. Bu tetik sistemi, parmağın ateşleme eylemi gerçekleşene kadar kat etmek zorunda olduğu uzun stroke (14 mm) nedeniyle anti-stress olarak adlandırılıyor. Bu şekilde kazara ateş alma gibi riskler ortadan kalkıyor ve sadece isteyerek- bilerek ateş etme eylemi mümkün oluyor. Bu sistem fazladan bir emniyet mekanizması anlamına geliyor ve riskli operasyonlarda görev almamakla birlikte her halükarda manuel emniyet tertibatı olmayan ama yine de anında kullanıma uygun olan bir silah tercih eden güvenlik görevlilerine hitap ediyor.

Samp;W altı plak hedefi en hızlı kıran silah oldu ve bunu 3,53 saniyede gerçekleştirdi.

Bu silahın tetiği oldukça geniş ama parmağa iyi oturuyor, ayrıca rakiplerindeki safe action tetik mekanizmalarından zaten ayrılması gereken bu tetiğe gereksiz mekanik emniyet tertibatları konulmamış olmasını olumlu bir tercih olarak görüyoruz.

Ayrıca Walther, dıştan horozu olmayan diğerlerine nispeten tetik sisteminde büyük bir avantaja sahip, çünkü iğne vuruşunun gerçekleşmediği anlarda, sürgüyü açıp kapamadan ve fişek yatağındaki fişeği değiştirmeden sadece tetiğe tekrar basmak suretiyle ikinci bir atış teşebbüsünde bulunma olanağı veriyor.

Tanfoglio’nun fazla kıvrık, Browning’in de fazla düz tetiği arasına Beretta’nın bizce daha iyi dizayn edilmiş tetiği giriyor. Force modelinin tetik erişim mesafesi 74,5 mm ve eli küçük olanlar tetiğe ulaşmakta ve “double action” tetik hareketini gerçekleştirmekte zorlanıyorlar. Pro9 modelinin tetiği ise daha akıcı ve 72,3 milimlik bir tetik erişim mesafesine sahip. Ama dıştan horozlu tabancalar içinde en kısa reach Sig Sauer’inki (72,1 mm): Bu tabancanın tetik hareketi akıcı, tetiği ise yanlarında kütleştirilmiş ve hoş bir dizayna sahip.

P30’a gelince, kanaatimizce tetiği biraz büyükçe ve basıldığında tetik köprüsünün iç kısmındaki kanallar tetik parmağını bir miktar rahatsız ediyor.

İKİ İTALYAN TABANCASININ TETİK KÖPRÜLERİ

Tanfoglio’ nun tetik köprüsü en dengeli olanlardan biri: Ön kısmı dar, ama gövdeye doğru gittikçe parmağın tetik ve köprü arasına sıkışmadan hareketini rahatça tamamlaması için hafifçe genişliyor. Daha geniş ve yuvarlak hatlara sahip olmasıyla diğer çelik rakiplerinin tetik köprülerinden farklı ve kanaatimizce silahın kullanım amacına daha uygun. Beretta’nın tetik köprüsü de gayet iyi dizayn edilmiş. 92/98 serisinin Combat tipi köşeli ve tırtıklı tetik köprüsü de modelde terk edilmiş. Browning ise ön cephesi tırtıklı tetik köprüsüne sahip, ama yuvarlak formuyla bu tip bir tetik köprüsünde ön tırtıkların bir yararı olduğunu düşünmüyoruz. Yine de köprünün boyutları ideal ölçülerde tutulmuş.

Caracal’ın tetik köprüsü ise kalın eldivenli eller için bile aşırı büyük. Bir anlamda temel görevi olan tetiğe koruma sağlama işlevinden uzaklaşmış, tetikle kendi arasına eldivenli veya çıplak parmağın sıkışabileceği boyutlara ulaşmış. Steyr’in tetik köprüsü ise silahın genel çizgilerinin devamı niteliğinde tasarlanmış. Ön tarafı agresif dizayna sahip ve aşağı doğru eğimli olan köprünün yüzeyi de hafif tırtıklı. Ama bütünü halinde orantılı ve göze hoş gelen bir görünümü var, zira yuvarlak bir köprü belki de M9’u karakterize eden özelliklere aykırı düşebilirdi. Avrupalı diğer silahlar ise, modern kabza dizaynları combat stance tarzından giderek uzaklaşsa da, geleneksel köşeli formlarını muhafaza etmişler.

Mamp;P’NİN GÜVENLİ SÖKME SİSTEMİ

Steyr’i sökme sistemi benim kişisel olarak hoşuma gitti: Silahı parçalara ayırmak için küçük bir pime bastığınızda sürgü kilidi kolayca dönüyor. Beretta, Walther, Glock ve Caracal’da ise sökme işlemini başlatmak için yanlarda bulunan iki tırnağı aşağı doğru bastırmanız gerekiyor. Bunlardan kimi daha kolay kimi daha zor sökülebiliyor. Birleşik Arap Emirlikleri üretimi olan tabanca (Caracal) sökme açısından bana daha kolay geldi. Sürgü tutma mandalı (hold open) bulunan silahlar arasında Hamp;K tarafından P30 üzerinde kullanılan sistem çok ilginç: Silahı sökmek için uzun sürgü kilidini komple çıkarmanız gerekmiyor, sürgüyü serbest bırakmak için bunu yuvasından üç mm kadar çıkarmanız yeterli. Bu sistem ilk montaj aşamasında sürgü tutma mandalının kaybolmamasını sağlıyor. Ayrıca sürgü tutma mandalının üst kısmı kırmızı renkte ve bu şekilde gövdeye tam olarak geçirilememesi halinde görünür durumda kalıyor ve operatörü yerine hatalı geçtiğine dair uyarıyor.

Samp;W tabancayı sökmek için sürgüyü geriletmek, gövdeden dışarı taşan sarı bir kola müdahale etmek ve bunu bir tornavida ya da kalemle döndürmek lazım.

İlk anda Smithamp;Wesson’un Mamp;P’leri sökme önleyici bir emniyet sistemiyle ürettiğini hatırlayamadık ve bir arıza var sandık. Halbuki bunu sökmek için sürgüyü geriye çekmeniz, gövdenin ağzından dışarı çıkan bir kola müdahale etmeniz ve bunu bir tornavida ya da kalemle döndürmeniz gerekiyor. Bu şekilde sürgüyü geriletebiliyor ve sökme pimini döndürebiliyorsunuz. Tasarımcılar burada kazaları azaltmaya yönelik bir çözüm üretmek istemişler. Bilhassa Amerikalı firmalar kazalar nedeniyle açılan tazminat davalarından yaka silktikleri için bu felsefeyi benimsiyorlar. Bizim şahsi kanaatimiz, burada amaç fişek yatağında bir fişek olup olmadığını görmek için sürgüyü açılmaya zorlamak olsa da, biraz aşırıya kaçılmış olduğu yönünde.

Mamp;P’nin atım yatağında fişek var uyarısı yapan sistemi. Kovanın bir kısmını gösteren konik bir delikten oluşuyor.

Glock 19 da farklı bir felsefeye yönelmiş: Yanlard

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here