Önce avcılık bir spor mudur yoksa rekreasyonel bir faaliyet midir sorusuna cevap bulunmalıdır. Belirli dönemlerde yapılabilen ve balıktan tutun çulluk avına kadar geniş bir yelpazede yapılan bu hareket içerdiği malzeme ve çok renkli yapısı ile bence rekreatif etkinliktir.
Düşünün, balık avına çıkıyorsunuz. Diyelim olta balıkçılığı yapacaksınız. Örneği daha gerçekçi kılmak için doğrudan yakın bir arkadaşımın yaptıklarını sizlerle paylaşayım: Geçen gün aradım, bir öğrencim olta balıkçılığına başlayacağını söyleyip benden yardım istemişti. Sabahın erken saatlerinde üşenmeyip balık avı malzemeleri satan markete uğrayıp bizzat kendisi getirdi. Geldiğinde sordum neler yapıyorsun diye, avdan geldiğini ve şimdi tekrar evine dönüp uyuyacağını söyledi.
Bu bir aşk olmasın sakın? Körfez’den başlayıp Kaş’a kadar süren bir coğrafyada olta ile balık avlamanın keyfini sürdürmeye devam eden bu dostuma soruyorum: Bunun için eğitim aldın mı? Önce sessizlik oldu. Ardından uzunca düşündü ve kendisinin yaşadıkları, avcı arkadaşlarının deneyimleri ile yoğrulmuş bir tablo ortaya çıktı. Okuduğu kitaplar, izlediği filmler, zamana bağlı balık gelişlerine odaklı av malzemeleri ve bu işe ayrılmış büyük bir zaman…
Bakınız, küçük bir örnekle yola çıktığımızda bile bazı eğitim kıpırtılarının sesini duyar gibiyiz. Doğada avcılık bazı çevrelerce eleştirilse bile dikkatli ve planlı yapıldığı taktirde belki de doğanın korunması ve yenilenmesi için gerekli olabilir. Ama bu yapılırken kullanılan silahlardan başlamak üzere malzeme, donanım, seyahat, konaklama, arazi , hava durumu gibi faktörlerin dikkatle göz önünde bulundurulması gereklidir. Ördek avına çıkıldığında, küçük teknemizi sazların arasından dikkatle ve usulca ilerletmek gerekebilir. Bu sırada sudan koruyacak çizmeler, can kurtarma yeleği, su geçirmez mont, sıcak tutmasını beklediğimiz içlikler, eldivenler, başımızı dikkatle saran şapkamız sizinle beraber olmalıdır.
İşin bundan sonrası hedefe yönelecek tüfekler ve bunların özellikleridir. Burada ileri teknoloji ürünleri olan tüfeklerden söz etmeliyim. Artık her tür için özel üretilmiş av silahları ve mühimmatı rahatlıkla bulunabilmektedir. Dergimizdeki reklamları izledikçe bu görüşümün destekleneceğine inanıyorum. Burada yapacağımız av için seçilecek silahın kullanımı bile eğitim gerektirmektedir. Av ortamlarının analiz edilmesi, ses, ışık, sis, yağmur, güneş ve diğer doğa olayları esnasında hedefe odaklanabilme, hedefi belirleme ve çok hızlı biçimde reaksiyon gösterebilme becerisi küçük bir eğitim programı isteyebilir.
Anlattıklarımızdan yola çıkıldığında Avcılık ve Atıcılık Federasyonumuzun yalnızca tabanca ve tüfek atıcılarından oluşan sporcular için yaptıkları kadar bölgesel avcılığı ve avcıların eğitilmesinde bazı önlemler alması zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Çok geniş bir coğrafya sahibi olan ülkemizin bu alanda da çok ciddi bir çalışma hamlesine girmesi gereklidir. Av için yola ne zaman çıkılmalıdır? Küçük ve beklenmedik kazalarda ilk yardım nasıl yapılmalıdır? Avcılar arası iletişin nasıl kurulmalıdır? Avcılık kulüpleri her yıl bir araya gelip sorunlarını konuşmalı mıdır? Hangi av için en uygun silah nasıl seçilmelidir? İşte bu soruların sayısı arttıkça eğitimin zorunluluğu kendiliğinden gelmektedir.
Uzun seneler avcılık yapmayı sürdüren bir yakınımla yaptığım sohbetten aklımda kalanları paylaşıyorum. Nerede durmalı, nereye dönmeli, nasıl nişan alınmalı derken sizi sıkı bir yağmur, birden parlayan güneş karşılayabilir. Sürprizleri aza indirmenin yolu eğitimden geçiyor olabilir mi dersiniz?