Kızışan rekabet şartları av silahları pazarında savaş tamtamlarının çalınmana yol açtı.
Kalite, estetik ve marka avantajını yıllardır kullanarak yüksek kar marjıyla av tüfekleri üreten İtalya’da bile üretici firmalar, rekabete dayanabilmek için farklı yollara başvuruyorlar. Türkiye örneğinde olduğu gibi kalite ve fiyat denkleminde rekabetçi firmaların her geçen gün artması karşısında daralan pazarlarını genişletmek isteyen pazarlarda ara çözümler, yine küçük üreticilerden geliyor.
Ünlü markaların büyük orduları nedeniyle hızlı manevra kabiliyetine sahip olamamasına karşın, gerilla yöntemlerini kullanarak hızlı hareket edebilen, öncelikle yerel pazarları hedefleyip mevzi kazandıktan sonra yayılmayı düşünen şirketlere güzel bir örnek: Ares!
Adını Yunan savaş tanrısı Ares’ten alan bu küçük İtalyan üreticinin ortaklarından Giorgio Entrata bu konudaki stratejilerini şöyle açıklıyor: “Bu sektöre yatırım yapma kararı aldığımızda, kaliteli ve rekabetçi fiyata sahip bir “Made in Italyan” tü fek dü şü ncesiyle yola çıktık. Ürettiğimiz tü feklerin mü kemmel kalitesi, gerek ü lke içinde gerek yurt dışı pazarlarda bazı boşlukları doldurma amacına katkı sağlayacaktır ve bu amaç doğrultusunda şu an avcılık dü nyasında belli bir talep gören kü çü k kalibrelere yönelmiş bulunuyoruz”.
Gördüğünüz gibi “Made in Italy” değeri üzerine konumlanmış bir pazarlama stratejisi söz konusu. Türkiye bu konuda ne yazık ki, savaşa en önemli mevzisini baştan kaybetmiş vaziyette giriyor. Çünkü “Made in Turkiye”nin algısı hiç de iyi durumda değil. Bu konuda ağır ve engebeli bürokratik engelleri aşarak kaliteli ve bir o kadar da rekabetçi fiyatlarla silah üretebilen yerli üreticilerimiz, üstün gayretleriyle yol alınmaya çalışsa da başka bir üretici “kısa günün karı” yaklaşımıyla tüm başarılı çalışmaları bir anda sıfırlayabiliyor.
Kalite konusundaki devlet politikasının titizlikle uygulanmasının önemi ise her geçen gün hayati derecede önem kazanıyor. Pazarlama alanındaki savaş stratejilerine bir başka örnek ise Franchi’den! İtalya’nın yükselen yıldızı Franchi, her fırsatta yetkililerinin ağzından “kazanan takımda değişikliğe gidilmez” düsturunu benimsediklerini ifade etse de sol gösterip sağ vurabiliyor. Pazar büyüklüğü ve satın alma gücü nedeniyle sektörü domine eden Amerikan pazarı için gençlere ve kadınlara dönük ürünleri, küçük üreticiler gibi hızlı davranıp piyasaya sürdüler bile. İşte bu silahlardan biri olan Franchi Feeling’in detaylarını sayfalarımız arasında bulabilirsiniz.
Armi e Tiro-Türkiye olarak konularımızı geniş bir yelpazeye yayarken farkı ilgi alanlarına da odaklanmayı ihmal etmiyoruz. İşte, bunlardan birini; yıllarını Sualtı Taarruz Komando (SAT) birliklerinde geçiren kahramanlarımızdan Ali Türkşen ve Levent Bektaş’ın bilgi, deneyim ve gözlemlerinden yola çıkarak kaleme aldıkları yazılar oluşturacak. Makine Mühendisi Mehmet Sefa Seyis’in kaleminden de silah endüstrisinin mutfağı diye tanımlayabileceğimiz Ar- Ge çalışmalarına ışık tutacak, bu alanda dünyadaki gelişmeleri ve yenilikleri aktarmaya çalışacağız.
Armi e Tiro… Hobiden daha fazlası!