Boss tipi bu süperpoze, silah sanatında gelenekselliği çok yüksek işçilik kalitesi ve teknik yeniliklerle birleştiriyor: Sportif atıcılık ve avcılık gibi farklı kullanım amaçlarının çok iyi işleyen evliliği gibi. Bu sayımızda size hayatta herkesin en az bir kere sahip olmak isteyeceği bir tüfeği anlatıyoruz.
Sofistike silah sanatının bütün klasik stili ve inceliklerini muhafaza edebilen, ama bunun yanı sıra geleceğin silahlarında öngörülen bir çok teknik çözümü de içinde barındıran bir silah üretmek mümkün müdür? Bize sorulsaydı, bu soruya hayır diye yanıt verirdik, zira teknik açıdan yenilik getirelim derken klasik bir silaha doğal kimliğini kaybettirenleri çok gördük. Hani önümüze konulan yemek et mi, balık mı anlayamadık misali. Bu durum özellikle kullanım amacı geniş bir yelpazeye yayılmak istendiğinde oluyor, zira zaman içinde av ve atıcılık sporu gibi disiplinler birbirinden giderek uzaklaştı. Bu nedenle, Frosinone kentinde kendisiyle aynı adı taşıyan bir silah mağazası olan arkadaşımız Giovanni Villa, bize bu süpepozeyi incelemek için fabrikaya beraber bir ziyaret yapalım teklifinde bulununca, hem tutku hem de merak duygusu hemen ağır bastı ve teklifi kabul ettik.
Bu silah vitrinde muhafaza etmek ya da meraklısı olan ve ara sıra uğrayan müşterilere sunmak için üretilmiş bir tüfek değil. Aksine, Giovanni Villa gibi yılların silahçısı ve her tipten tüfeği denemiş deneyimli bir atıcı olmasına rağmen, halâ içinde böyle “efsanevi bir silaha” sahip olma heyecanı yaşayan gerçek tutkunlara yönelik bir tüfek.
EŞSİZ AHŞAP KALİTESİ
Silahta kullanılan ahşap kısımların eşsiz bir kaliteye sahip olduğunu söylemek elbette kimseyi şaşırtmamalı, zira bu klasta bir silahın ahşap bileşenlerinin çok kaliteli, damarlı, yıllanmış ağaçlardan elde edilmiş olması normal. Nitekim bu tüfeğin son derece estetik dipçik ve kundağına da neredeyse korkarak dokunuyoruz. Önce “kasasından” bahsedelim. Ağaç adeta gövdenin etrafında “eritilmiş” gibi, sanki metali sarıyor. Metal ve ahşabın birleştiği noktalardaki üstün kaliteyi okuyucuya anlatmak gerçekten çok zor ve ancak gözle görülmesi gerek. Muhakkak göze çarpmayan bir noktada küçük de olsa bir kusur vardır, metal aksamla birleşme noktalarında minimal bir aralık, bir pürüz buluruz diye titizlikle en ince ayrıntısına kadar inceledik, ama gerçeği söylemek gerekirse işçilik kalitesi açısından en ufak bir hata bulamadık. Tabii bu arada İtalyanlar olarak dünyanın en güzel, sofistike, klas ve estetik tüfeklerini yapıyor olmaktan da gurur duyduk. Bu tür ahşap işçiliği hiç kuşkusu hem büyük sabır ve zaman işi, hem de işin ehil ve usta ellere düşmesini gerektiriyor. Silahın çizgilerinde aynı zamanda büyük bir sadelik göze çarpıyor. Form e stil belirlenirken, sportif kullanım ve atıcılık öne çıkıyorsa biraz daha ağır bir yapı, avcılık söz konusu ise daha ince ve narin bir yapı kazandırmaya dikkat ediliyor.
Creative Art stüdyosu tarafından gerçekleştirilen kakmalarda kullanılan motiflere majestik stili deniyor ve Fabbri tarafından dizayn edilmiş.
Bu yazımızın konusu olan silah “Boss” tipi bir gövdeye sahip ve imalat özellikleri nedeniyle oldukça kalın ve iri boyutlu bir parça. Dolayısıyla böyle iri bir gövdeye narin ve ince yapılı bir dipçik ile kundağı adapte etmek zor olmuş, çünkü silahı bütünü halinde incelediğinizde bileşenler arasında mutlak bir harmoni göze çarpıyor. Kasadan kalın bir gövdeyle başlayan kundak ön ucuna doğru giderek inceliyor ve namluları sarıyor. Kırma mekanizmasını çalıştıran mandal kundağın ön kısmına koyulmuş ve yanlara doğru uzanan iki tırnağa sahip madeni bir burcun içine oturtulmuş. Buradaki metal parçaların aşağı yukarı hepsinde el işçiliğiyle yapılmış kakma süslemeler mevcut ve bunlarda kullanılan desen ve figürler tüfeğin diğer madeni kısımlarında kullanılanlarla aynı. El kundağının büyük kısmına tırtıklı yüzey uygulanmış ama tırtıkların ağacın damarlarını ikinci plana atmasına izin verilmemiş.
Torx vidalar değerli tüfek imalatında giderek daha fazla kullanılıyor, çünkü özel kafaları birçok sökme takma işleminde sonra dahi bozulmuyor. Gövde üzerindeki vida başı gözükmesin diye buraya küçük bir gömme kapak uygulanmış.
Dipçik İngiliz stili ve gövdeyle temas noktasında bu stile ait ölçüleri tutturmak bir hayli zor olmuş. Dipçik ve üzeri tamamen tırtıklı olan kabza kısmı “tru-oil” denen yağlama işlemine tabi tutulmuş ve bal rengi çok üstün kalitede doğal yağlar kullanılmış. Dipçik burnu biraz çıkık bir formda, yanları girintili, dipçik nişan yüksekliği 34 mm, topuk nişan yüksekliği ise 54 mm. Dipçik tabanında yastık (pad) kullanılmamış, bunun yerine omuzda tutuşu güçlendirmek için tırtıklı yüzey öngörülmüş. Dipçik uzunluğu 375 mm ve incelediğimiz tüfekte bizim için biraz uzun gibi; ama hiç kuşkusuz bu tüfeğin sahibi için uzun değildir, zira bütün dipçikler ısmarlama olarak müşterinin özel talebine göre yapılıyor.
PARLAK METAL AKSAM
Bu tüfeğin en göz alıcı taraflarından biri de metal parçaları: gövde ve bağlantı parçaları harika bir işçiliğe sahip ve yüzeyleri parlak kalacak şekilde işlenmiş. Namluların uzunluğu 710 mm ve bu uzunluk ferma köpeğiyle yapılacak av tipi için biraz uzun olsa da, göçmen kuş avına uygun sayılır. Namluların şok daralması ise oldukça sınırlı, ilk namluda onda 2,5 mm ikinci namluda ise onda 5 mm. Yani başka deyişle ****/*** şoklardan bahsedebiliriz. Belki de bu şok oranlarıyla daha kısa namlular düşünülebilirdi ve böylece silah aynı atış performansıyla daha hafif ve kullanışlı namlu tipine sahip olabilirdi. Ancak unutmayalım ki bu tüfek tamamen ısmarlama şekilde ve müşterinin istekleri doğrultusunda imal edilmiş bir silah. Namlu iç çapları 18,6 mm ve normalden biraz daha geniş. Ama bu şekilde tüfeğin geri tepme şiddeti azalırken, kullanışlılığı arttırılmış oluyor.
Açma mandalının vidaları da göz önünde değil. Üzerine çok estetik motifler işlenmiş.
Karbon partikülleri kullanarak yapılmış yüzey koyulaştırma işlemi madeni aksamın neredeyse her noktasında uniform yapıda. Namlular standart çelikten ve içleri ayna gibi polisaj yapılmış, neredeyse çizilmesin diye ateş etmeye kıyamayacak kadar kaliteli bir yüzey işçiliği var. Namlu şeritleri soğuk lazer tekniği ile kaynak yapılmış ve böylece bu tip birleşim noktalarında yaşanan kaynak sorunları aşılmış. Kundağın namlularla paralel uzantısı boyunca oldukça kalın ve trapez şeklinde bir nervür var ve bunun fonksiyonu namluların birbirine birleşmesini güçlendirmek. Namlu birleşiminde “demibloc” sistemi kullanılmış ve lazer kaynağı ile kaynak yapılmışlar. Bütün birleşim noktalarının dış yüzeylerinin, kaynak noktalarının, ejektör tırnaklarının, bağlantı mekanizmalarının çok üst kalitede, sanki kromla kaplanmış metal görünümü verecek kadar mükemmel bir yüzey işçiliği ve koyulaştırma işlemi gördüklerini söylememize gerek yok aslında. Namluların birleşme çizgisi altındaki iki kanal içinde gövde içine geçen horoz kurma pimleri gidip geliyorlar ve silah kırıldığında horozları kurmuş oluyorlar. Çok sağlam olan ejektörleri yuvalarında tutmak için tamamen gömülü Torx vidalar kullanılmış. Bunları silahın diğer bazı parçalarında da fark ettik ve normal kafalı vidalar sık yapılan sökme takma işlemleri sırasında kolay aşındıkları ve bu nedenle montaj sırasında hizalama sorunu yarattıkları için onların yerine bu tip vidalar tercih edilmiş. Oldukça geniş olan namlu üst şeridi yaklaşık 10 mm eninde ve bunun üzerinde süslemeler vasıtasıyla mat anti-röfle bir yüzey elde edilmiş. Yan şeritler ise iki namlu arasına normalden biraz daha derinlemesine uygulandıklarından çok dar. Bu şekilde iki namlu arası bağlantı daha sağlam hale getirilmiş.
Fotoğrafta fişek yatağı bloğu ve Boss sisteminin menteşe pimlerinin geçtiği yuvalar görülüyor. Çelik o kadar iyi işlenmiş ki, sanki kromla kaplanmış gibi.
Fişek yatakları 70 mm boyunda ve hem av hem de sportif atış fişekleriyle çok iyi verim sağlıyorlar. Firmanın bu tip bir fişek yatağı tasarlamış olmasını doğru buluyoruz, zira günümüzde magnum fişeklerle artık gramajların hiç de hoşlanmadığımız değerlere doğru gittiklerini görüyor ve avın her zaman dengeli gereçlerle yapılması gerektiğini, her ne pahası olursa olsun vurmayı amaçlayan bir aktivite olmadığını düşünüyoruz.
Namlu uzunlukları 710 mm, sabit şoklar oldukça açık (****/***) zira müşteri böyle istemiş.
GÖVDEDEKİ SANAT:
Gövdeyi bir kez daha dikkatle inceliyoruz ve kenarda köşede kalmış küçük bir hata var mıdır diyerek bütün ayrıntılarını gözdengeçiriyoruz. Görünürde en ufak bir vida bile yok, zira Holland tipi çakmakları her birini yuvasında tutan yegane vida küçük bir kapağın altında gizli. Bu kapağı açmak için silahla birlikte verilen aksesuar kutusundaki küçük aleti kullanarak kapağın bir ucuna bastırmak gerekiyor. Her halükarda burada bulunan vida da Torx tipi bir vida ve silaha klasik estetik açısından fazla bir katkısı olmasa da, en azından işlevsel bakımdan çok etkin. Üretici firma bunu kullanmakla çok iyi yapmış olmasına rağmen, belki gizlemesi de mümkün olabilirdi.
Tetik köprüsü uzantısı bu tip tüfeklerde alışılagelmiş şekilde kundağın yarısına kadar uzanıyor. Bu bölümde ince çentikli gömme vidalar kullanılmış.
Çakmaklar da benzerlerinden biraz farklı, ama maşa yaylı olarak klasik şekilde imal edilmişler. Horoz geleneksel yapıda, tutuşu kolaylaştırmak için iri ve çıkıntılı bir kafası var. Horozun dönüş mili de kendisi gibi dolu metalden işlenerek elde edilmiş, bu yüzden çakmakta pim bulunmuyor, ama içinde çelik bileşenlerin bulunduğu küçük plakayı tutturmak için bunların yerine üç adet vida var ve hepsi Torx tipinde. Birbiriyle temas eden bütün yüzeyler aşınmaya maruz kalamamak veya bunu mümkün mertebe geciktirmek için ısıl işlem görmüşler. Silahta kullanılan bütün vidalar dışarıdan alınmayıp Fabbri tarafından imal edilmişler. Bunların profili, çapı, hatve oranı da fiilen Fabbri tarafından tasarlanmış. Silah üzerinde normal kafalı olarak görebildiğimiz yegane vida, iğneleri gövde içinde yerlerinde tutmaya yarayan küçük vida. Diğer iki küçük vida el kundağının basmalı sökme düğmesinin ağız kısmını tutan vidalar. Bunların dışındaki üç adet küçük vida ise tetik köprüsünün uzantısına ait tespit vidaları. Çakmak ahşap aksam içine gömme olarak mükemmel şekilde yerleştirilmiş. Bu işlem makinede yapılsa da son işçilikler ve yüzey işçiliği elde yapılıyor ve o nedenle dipçiğin ağacındaki damarlar bütün güzelliğiyle gözler önüne serilmiş. Gövdenin üzerinde klasik formuyla kırma mandalı yer alıyor. Arkasında ise, her zamanki yerinde üzeri tırtıklı emniyet düğmesi var. Gövde göğsünün hemen altında iki takviye nervürü görülüyor ve parlak yüzeyli bu nervürler kabartma şeklindeki armayı bir çerçeve gibi sarıyorlar. Arma üzerinde altın kakmalı yazıyla imalatçının adı ve Romen rakamlarıyla yazılmış iki adet tarih var: 1965 tarihi Fabbri’nin imalata başladığı yıl (tesadüfen silahın sahibinin de doğum tarihi); buradaki diğer tarih olan 2010 ise tüfeğin teslim edildiği yılı gösteriyor.
Dipçik İngiliz tarzı, üzerine çok ince tırtıklar işlenmiş
Parlak yüzeyli tek tetik üzerinde yine kakma işlemeler bulunan bir tetik köprüsü ile çerçevelenmiş. Buradaki desenler gövdede kullanılanların devamı niteliğinde. Tetik köprüsü dipçiğin alt tarafına doğru devam ediyor. Gövdenin iç kısmındaki bileşenlerin, horozları kuran pimler ve namludaki yuvalarına geçen yanlardaki iki bağlantı takozu dahil, hepsinin yüzeyi parlak ve polisajlı. Gövde üzerindeki kakma işçilikle yapılan desenler Majestik olarak adlandırılıyor ve Fabbri’nin tasarımına uygun olarak “Creative art” stüdyosu kalemkârları tarafından yapılmış.
Dipçiğin ağacı çok güzel doğal damarlarla dolu ve Tru-oil olarak adlandırılan yağla yüzey işçiliğine tabi tutulmuş
SONUÇ:
Böyle bir tüfeği elinize almanız günlük ve sıradan olaylardan sayılmaz tabii ve her ne kadar sahibinin istediği özelliklere göre imal edilmiş bir tüfek olsa da, bunları kurcalamak silah tutkunları için özel bir keyif. Örneğin bu tüfek bizim cüssemizde biri için omuza almak açısından oldukça uzun. Ayrıca, avlanma amacına daha uygun, yani dipçik tabanından ölçülen nişan yüksekliği 60-65 mm olan silahlara alışık olduğumuzdan, bu tüfek genel profili itibarıyla bizim için fazla eğimli olmayan, düz yapıda bir tüfek. Buna rağmen, elinize aldığınızda omzunuza gayet “rahat” oturduğunu ve sadece av değil atıcılık amaçları doğrultusunda da rahatça kullanılabileceğini görüyorsunuz. Bu rahatlığı size 1.360 gramlık, yani pek hafif sayılamayacak namlulara sahip olmasına rağmen hissettiriyor. Bunda hiç kuşkusuz silahın mükemmel dengesi, tasarım ve imalatındaki mükemmellik devreye giriyor. Bütün bunlar onu sıradan bir silah olmaktan çıkarıp özel ve farklı yapan nitelikler. Silahın bütün mekanizmaları, tetik, kırma, kurma ve emniyete alma son derece akıcı ve belli ki sahibine teslim edilmeden önce sayısız kere test edilmişler.